Bugün Uluslararası Ev İşçileri Günü: Köle değil işçiler!

Bugün Uluslararası Ev İşçileri Günü. Tahminlere göre çoğunluğu kadın olmak üzere 67,1 milyon insan ev işçisi olarak çalışıyor. 

Yemek pişiriyor, temizlik yapıyor, çocuklara ve yaşlılara bakıyor; çoğu kez ise göçmen işçi olmanın getirdiği hak kayıplarıyla karşı karşıya kalıyorlar. Özel mülklerin içindeki kapalı kapıların ardında, yasal hakları neredeyse yok, sıklıkla istismar ediliyor hatta şiddet görüyorlar.

Ev işleri, en az değerli ve neredeyse hiçbir hukuki düzenlemeye tabi tutulmayan istihdam biçimlerinden biri olmaya devam ediyor. Pek çok ülkede yasalar (ya da yasasızlık hali), ev işlerinin "gerçek" bir iş oluşturmadığı konusunda uzun zamandır devam eden algıyı güçlendiriyor. Öte yandan işçilerin yaptıkları işler, hem devlet hem de özel kurumlar tarafından küçümseniyor.

İşçilerin birçoğu, ülkelerindeki iş yasalarındaki korumalara dahil değil üstelik göçmenlik statüsü de istismar riskini artırıyor. Dünya üzerinde tahminen 11,5 milyon göçmen ev işçisi mevcut.

Örneğin Dubai'de bir ev işçisi istihdam ajansı yetkilisi şöyle diyor: "Ev işçileri küçük fikirli. Büyük fikirleri olsaydı zaten bu işi yapıyor olmazlardı."

Abu Dabi'deki bir patron ise: "Ev işçileri kil gibidir, onlardan ne yapmak istiyorsan, onu yaparsın" ifadelerini kullanıyor.

TÜRKİYE ILO ANLAŞMASINI İMZALAMADI

6 yıl önce, 16 Haziran 2011'de Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ev işçileri için iş sözleşmesi talep eden çarpıcı bir anlaşma imzaladı. 189 sayılı sözleşme, uluslararası sözleşme niteliği ile bağlayıcı hükümleri içerirken, 201 sayılı tavsiye kararında ise sözleşmenin uygulanmasına yönelik yol gösterici hükümler yer alıyor. 189 sayılı sözleşmenin kabul edilmesi ile birlikte, ev işçiliğinin ekonomik ve sosyal değeri görünür kılınmaya ve dünyada çalışan milyonlarca ev işçisinin çalışma ve sosyal haklarının güvence altına alınması için yasal zemin oluşturulmaya çalışılıyor. Anlaşma ev işçilerinin haklarını belirleyen ilk yazılı belge ve ülkelere evde çalışanlara günlük ve haftalık dinlenme süreleri, çalışma saatleri, fazla mesai tazminatı ve ücretli yıllık izin konularında diğer çalışanlarla aynı haklara sahip olmalarını şart koşuyor, şiddete karşı yeterli koruma talep ediyor.

22 ülke bu anlaşmayı onayladı ve ev işçilerinin korunmasını iyileştiren iş yasası reformlarını kabul etti. Türkiye anlaşmayı onaylamış değil. ILO'nun anlaşmasını onaylayan Kuveyt ise, Haziran 2015'te, ev işçilerine haftalık izin, mesai dışı tazminat ve yıllık izin haklarını sağlayan bir kanun çıkardı.

KAFALA SİSTEMİ VE PASAPORTLARINA EL KONAN İŞÇİLER

Bununla birlikte iki milyondan fazla göçmen ev işçisine ev sahipliği yapan Körfez İşbirliği Konseyi (Körfez İşbirliği Konseyi) ülkelerinde göçmen işçi vizeleri "kafala" sistemi ile patronlarına bağlı. Patronların izni olmaksızın iş değiştiremiyor ve patrondan kaçarlarsa, "tutuklama"nın da dahil olduğu bir ceza ve sınırdışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar. Tahmin edileceği üzere bu pek çok suistimale yol açıyor, göçmen ev işçilerinin neredeyse tamamının patronları tarafından pasaportlarına el konuyor. Çoğu durumda izin günleri olmuyor hatta günde 21 saat çalışıyorlar.

Türkiye'de ise Kiralık İşçi Yasası ve Özel İstihdam Büroları ev işçilerinin köleleşme sürecini hızlandırıyor, güvencesizliği kalıcılaştıran bir yaklaşımı getiriyor.

Bu yaklaşımın bir sonucu İstanbul Başakşehir'de görülmüş, çalıştığı evin 5. katından düşerek hayatını kaybeden göçmen ev işçisi Özbekistanlı Gulnora Tuxtayeva'nın ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmada, Mart ayında takipsizlik kararı verilmişti.