Makine Kimya Endüstrisi’nde Yaşanan İş Cinayetine İlişkin Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Açıklaması:
***
Barutsan’da Ölümü, İşçi Sağlığı ve Güvenliği’ne Aykırı Talimat ve Koşullar Getirdi!
İş Kazası Değil Cinayet!
*Makine Kimya Endüstrisi Elmadağ Barutsan Roket ve Patlayıcı Fabrikası’nda 24 Mayıs 2018’de gerçekleşen ve 1 işçi arkadaşımızın hayatını kaybettiği, 3 işçinin ağır, 3 işçinin ise hafif yaralandığı patlama, roket yakıtı kurşun salisilatla karıştırma işinde açık ağızlı harmanlama tezgahında yapılması gereken işin tezgahın arızalı olması ve maliyeti sebebiyle tamir edilmemesi yüzünden işçilere işi başka bir atölyede ve ağzı kapalı werner tezgahında parça parça yapma talimatı verilmesi ile ağzı kapalı tezgahın içerisinde sıkışan gazın patlaması sonucu oluşmuştur.
*Patlama sonucu 33 yaşındaki Petrol-İş üyesi Emre Özcan isimli arkadaşımız basınca bağlı şarapnel, göçük ve yakıt yanığı sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Patlamada ağır yaralanan Selçuk Serkan Ceylan, Ömer Tosun ve Fazlı Büken; Gata, Numune ve Gazi Hastanelerinde tedavi görmekteyken Ömer Tosun taburcu edilmiştir.
* Yetkililerce iddia edildiği üzere, Emre Özcan tek başına bina kirişlerinin üzerine yıkılması sebebiyle hayatını kaybetmemiştir. Dahası gördürülen işin ve kullanılan patlayıcı maddelerin gereği olarak normalde levhadan olması gereken bina duvarlarının betonarme olduğu da bu vesile ile “açıklanmıştır”. Olayda sıkışıp patlamaya sebep maddenin kolay tutuşma ve patlama özelliğinden dolayı atölye ve depo kapılarına ve girişte duvarların yanına statik elektrik yük giderici topraklanmış pirinç, bakır ve alüminyum levhalar konması gerekmesine rağmen konulmamıştır.
*Oysaki aynı fabrikada 2013’te meydana gelen ve iki işçinin ölümüne neden olan iş cinayeti sonrası inceleme raporunda binanın bu yapısının değiştirilme zorunluluğu uyarısı yer almış, ancak bu konuda hemen hiçbir önlem alınmamış, yeni bir patlama ve iş cinayetine açıkça meydan verilmiştir.
*Üretim yapılan alanda yapılan iş için gerekli olandan fazla miktarda tehlikeli kimyasal madde bulundurulmaması gerekirken patlamanın yaşandığı esnada werner karıştırıcı bölümünde 400 kg 2.75 inç çift bazlı roket yakıtı olduğu tezgahın içinde olay anında 150 kg yakıt olduğu tespit edilmiştir.
*Olayın meydana geldiği işyerinde kimyasalların yangın ve patlama özelliklerine uygun bir çalışma yürütülmemiş, işçilere bu iş için verilmesi gereken antistatik iş ayakkabıları verilmemiştir.
*MKE’de 5-7 milyon farklı türde kimyasal bulunduğu, bunlardan 5000-10000’inin ticari kimyasal madde türü tehlikeli kimyasal olduğu, 150-200 çeşidinin de kanserojen olduğu bilinmektedir. Ancak ardarda yaşanan cinayetlere ve kazalara rağmen hala kullanılan ve geliştirilmekte olan kimyasal maddelerin çoğunun, bunları üreten ya da işyerinde kullanan işçilerin sağlığını nasıl etkileyeceği konusunda ya çok az şey bilinmekte ya da hiçbir şey bilinmemektedir. İşletme, işçilerin sağlığını doğrudan ya da dolaylı etkileyen pek çok konuda hiçbir önlem almadığı gibi açıkça kazaya sebebiyet verecek bir talimat ile işçiler adeta ölüme gönderilmiştir.
*MKE’de 2013’te yaşanan olayın meydana gelmesinde ve yangının büyümesinde işletme hatası “taksirle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermek” iddiası ve üç yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmışken şüphelilerden hiçbiri tutuklanmamıştı. Biliyoruz ki güvenlik önlemlerinin alınmaması ve yeni kazalar yaşanmasının bir nedeni de bu cezasızlıktır!
*MKE ağır ve tehlikeli bir iş yapılmasına rağmen kurulduğundan bu yana neredeyse hiçbir teknolojik değişiklik görmemiş; mekanik, elektronik ve pnömatik kumanda sistemleri ve ekipmanları yıpranmıştır. Bu şekilde üretime devam etmek işçilerin sağlığı ve güvenliği ile açıkça oynamaktır.
Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak yaşananın kaza değil, cinayet olduğunu belirtiyoruz. Bakanlık Teftiş Kurulu ve MKE tarafından başlatılan idari soruşturma ve incelemenin takipçisi olacağımızı, yaşanan iş cinayetinin sorumlularının yargılanması sürecinin de takipçisi olacağız. Petrol-İş Sendikası Ankara Şube ile de dayanışma içinde olacağımızı duyuruyoruz.