DİSK/Dev Yapı-iş, İnşaat-iş, Haber-Sen 4 No'lu Şube tarafından işçi cinayetleri ile ilgili basın açıklaması düzenledi.
“Sirkeci Postanesi’nde yaşanan iş cinayetinde sessiz kalmıyoruz” “Kaza değil cinayet!” pankartlarının açıldığı basın açıklamasına Dev Yapı-İş (Disk), İnşaat İşçileri Sendikası, Haber Sen 4 NoluŞube, Ekmek ve Onur İşçi Derneği, Devrimci Parti ,Türkiye İşçi Partisi, İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Kültür- Sanat Genel Merkezi ,Genç-Sen, Dev-Lis, İşçi merkezi ,HDP İlçe Yöneticileri, Dilek Dayar’ın ailesi, KESK Şubeler Platformu üyeleri katıldı. Basın açıklamasında konuşan Devrimci İş Genel Başkanı Özgür Karabulut, “Bir işçi arkadaşımızı daha alınmayan tedbirler ve uygulanması dahi gereksiz görülen yönetmelikler yüzünden kaybettik”dedi. Sözlerine şöyle devam eden Karabulut: “26 Temmuz Perşembe günü, saat 10.30 civarında İstanbul Fatih’te bulunan tarihi Sirkeci PTT Merkez Binası’nın restorasyon yapımında şiddetli yağmura rağmen durdurulmayan çalışma sırasında 20 metre yüksekliğindeki iskeleden düşen 23 yaşındaki restoratörDilek Dayar arkadaşımız hayatını kaybetti” dedi. Karabulut: “Sirkeci PTT Merkez Binası’nda gerçekleşen iş cinayetinde, işçi arkadaşımız havanın rüzgarlı olduğunu belirtmesine rağmen firma tarafından çalışmaya devam edilme kararı alınmıştır. Yağmurun bastırılmasıyla içeriye geçmeye çalışan işçi arkadaşımız Dilek Dayar, güvenlik halatının kısa olmasından dolayı, halatı iskele üzerinde çıkarmak zorunda kalmıştır. İskeleden bina içerisine geçmeye çalışan Dilek, yaklaşık 130-150 santimetre uzaklıkta bulunan binaya geçerken 20 metre yükseklikten düşerek ağır yaralanmış, kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiştir” dedi.
EKMEĞİMİZİ KAZANIRKEN ÖLMEK İSTEMİYORUZ
İş cinayetinde Avrupa’nın bir numarası olduğunu belirten Karabulut, “Türkiye’de iş cinayetlerinin en fazla yaşandığı iş kolu inşaat sektörüdür. Şantiyeler ölümün kol gezdiği, insan canının hiçe sayıldığı, her bir gökdelenin altında yatan biz işçilerin anıt mezarları gibi gökyüzüne yükselmektedir” dedi.
2018’DE EN AZ 907 İŞÇİ YAŞAMINI YİTİRDİ
Sözlerine şöyle devam eden Karabulut: “İSİG Meclisi’nin aktardığı raporlarda ilk 7 ayda en az 907 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir” denildi.
KAZA DEĞİL KADER DEĞİL CİNAYET!
Açıklamada DİSK Yönetim Kurulu Başkanı Kanber Saygılı şunları söyledi: “Devrimci işçi sendikaları konfederasyonu ve devrimci işçi sendikaları konfederasyonuna bağlı olarak yıllardır hatta on yıllardır iş cinayetlere karşı mücadele yürütüyoruz. Hepiniz biliyorsunuz günde 4 isçi arkadaşımız ya da 5 arkadaşımız iş cinayetlerine kurban gidiyor. Şu demektir her iki ayda ya da iki ayda 15 günde bir soma yaşanmaktadır. Yani çalışma yaşamı çalışma koşulları işçi arkadaşlarımız bakımından hiç bir güvenliğin alınmadığı işçi sağlığı iş güvenliği tedbirlerinin alınmadığı koşullarda çalışılıyor. Değerli basın emekçileri şayet çalışma koşullarını hakikaten anlamak istiyorsanız bu hükümetin ya da mevcut patronların açık yüzlerini görmekistiyorsanız işçi ölümlerinden görebilirsiniz en açık bir şekilde buradan görebilirsiniz. İşçi sağlığı iş güvenliği özelleştirir, taşeronlaştırılırsa ve de bu hükümetin bu devletin en yetkili ağzı kalkıp bu işin fıtratında vardır derse bu memlekette bu çalışma koşulları iş cinayetlerinin önüne geçilmek hatta ve hatta bu açıklamalar patronların elini güçlendirir patronlara açık çek verir. Dolayısıyla çok küçük tedbirlerle çok küçük masraflarla alınacak tedbirler gereksiz masraf olarak görülür işçi sağlığı iş güvenliği demir uçlu ayakkabıyla barak arasına sıkışmış bir nesne yani işçiler patronların gözünde hükümetin gözünde demir uçlu ayakkabıyla barak arasına sıkışmış bir nesnedir. İşçiler bir demir parçasıdır, işçiler bir tuğladır dolayısıyla gerek demirlerde gerek inşaatlarda gerekse de belediyelerde işçi arkadaşlarımızın kanı ile sulamakta bu binalar kanı ile yükselmektedir bu binalar. İsçi arkadaşlarımızın kanı ile yapılmaktadır,yükselmektedir bu demirler. Değerli arkadaşlar son sözüm şudur biz 16 yıl boyunca bu hükümetten beklentilerimiz oldu işçi sağlığı iş güvenliği noktalarında ancak bu hükümetin bu taleplerimize varmış olduğu karşılık iş cinayetleri dışında bir şey olmamıştır iş sağlığı iş güvenliğini özelleştirilmiştir paralı hale getirmiştir. Dolayısıyla patronların eline geçenler bu hükümetten bu devletten bu patronlardan artık bir beklentimiz kalmamıştır. Yapacağımız şey çok açıktır. Biz tersanelerde çalışan madenlerde çalışan inşaatlarda çalışan metalde çalışan işçiler olarak gücümüzü birleştireceğiz patronların karşısına dikileceğiz ve haklarımızı isteyeceğiz tek çıkar yolumuz budur. Başaracağız mi başaracağız mutlaka başaracağız başarmak zorundayız yoksa bize yasama hakkı tanımayacaklar” dedi.
İnşaat İşçileri Sendikası eski Başkanı Mustafa Adnan Akyol: “Bizler inşaat işçileri olarak sadece iş cinayetlerinde, iş cinayetlerine maruz kalmıyoruz burada daha önce sigortasız ve tamamen güvencesiz üç ay çalıştırılıp daha sonra paraları ödenmeyip sokağa atılan arkadaşlarımız oldu sokakta kaldılar mecazi anlamda söylemiyorum gerçekten de sokakta kaldılar kış günü.68 gün burada direndik 68 gün boyunca bir sürü yalanlar söylediler fakat dayanamadılar tabi 68 günde biz burada iki işçi arkadaşlarının haklarını aldık. Ama inşaat sektöründe başta söylediğim gibi sadece bu problemlerimiz yok bakın şuan bu şantiye dahil bu İstanbul’da ve bütün Türkiye 'de bütün şantiyelerde kendi koydukları yasaları bile çiğniyorlar. Çıkalım buradan dolaşalım 50 defa söyledik defalarca söyledik burada sayın Sezgin Tanrıkulu’nda söyledik kendisiyle beraber bugün çıkalım iki tane de çalışma bakanlığından temsilci alalım bütün şantiyeleri kapatmak zorunda kalırlar çünkü yasaları çiğniyorlar bizlerin geleceğini çalıyorlar iki buçuk milyona yakın inşaat işçisi çalışıyor 2 milyon 400 binin sigortası asgari ücretten yatıyor bu hem bizim geleceğimizi çalmaktır hem de bu vergi kaçırmaktır yasal suçtur ama biz burada bir şey yaptığımız zaman gördüğünüz gibi onlarca polis yığıyorlar buraya biraz daha abartırsak onların kafalarını kırsak bizim kafamızı kırmaya çalışacaklar ama patronlara hiç bir şey yapmıyorlar çünkü onlara güçleri yetmiyor bize gücü yetiyor ama bir gün mutlaka bir gün bütün inşaat işçileri bir araya gelmeye başaracak başka şansımız da yok ondan sonra göreceğiz'
Basın açıklamasında konuşan Sezgin Tanrıkulu, 23 yaşında genç bir restoratör arkadaşımız geçen hafta burada yaşamını yitirdiğini belirterek şunları kaydetti: “Bu bir kaza değil cinayet olayın gelişimini okursanız eğer bildiri de ve açıklamada cinayet olduğu çok açık. Türkiye bir çok alanda birinci Avrupa birincisi dünya birincisi insan hakları ihlallerinde ifade özgürlüğün de düşünce özgürlüğünde ama aynı zaman da iş cinayetlerinde de Avrupa birincisi. İlk 6 ayda sadece yaşamını yitiren işçi sayısı 907. Dünya da böyle bir sayı yok. Türkiye de ekonomin taşıyıcı sektörü inşaat sektörü, ama en örgütsüz en denetimsiz sektör de inşaat sektörü. Bu ölümlerin önüne geçmek ancak örgütlenmek olur ve denetimle olur. O da maalesef bu hükümetin fıtratında yok ama biz dayanışarak mücadele ederek kamuoyu yaratarak bu ölümlerin önüne geçmeye çalışacağız” diyerek sözlerini bitirdi.