Türkiye’de yaşayan 3 milyon 614 bin Suriyeliden sadece 31 bin 185’inin çalışma izni var. Evrensel gazetesi yazarı Ercüment Akdeniz, mültecilerin çalışma izni alabilmesi için 8 yıl “modern köle” olarak patrona biat etmesi gerektiğini belirtirken mülteci hakları hak savunucusu Nurgül Elçik ise, özelikle kadınların “pasif özne” olarak görüldüğünü söyledi.
Suriye’de 2011 yılında başlayan çatışma sürecinden itibaren Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü’nün verilere göre, dünya genelinde yaklaşık 5 milyon 635 bin kayıtlı Suriyeli mülteci bulunuyor. İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, Suriyeli bu mültecilerin 3 milyon 614 bini Türkiye’de. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın bir soru önergesine verdiği cevaba göre, 31 Mart 2019 tarihi itibariyle Türkiye’de geçerli çalışma izni bulunan Suriyeli sayısı ise 31 bin 185.
Gerçek sayının bu olmadığını ifade eden Evrensel gazetesi yazarı Ercüment Akdeniz, yaklaşık 1 milyon 400 bin Suriyelinin kayıt dışı çalıştığını belirtti.
“ÇALIŞMA İZİNLERİNİ PATRON ALIYOR”
Suriye savaşı 8 yılı geride bırakırken yabancılara yönelik çalışma yasalarının geç ve kusurlu düzenlendiğini dile getiren Akdeniz, “İş Kanunu’muz mevcut haliyle yabancı işçilerin de yararlanabileceği bir kanun olarak tarif edilmiş ama eğer sigortalı olurlarsa. Ama İş Kanunu’na göre sigortalı olmanın önüne iki büyük sorun koyulmuş. Birincisi; göçmen ya da mülteci işçiler kendi rızaları ile sigorta girişlerini yapamıyor. Göçmen ya da mülteci işçinin bir yerde çalışabilmesi için onun çalışma iznini patronu alabiliyor. Hemen akabinde de şu söyleniyor, bir yıl sorun çıkartamadan çalışırsa yine patronu tarafından iki yıl daha uzatılabiliyor. Ancak 8 yılın sonunda kendi emeğini satma hürriyetine sahip oluyor. Bu 8 yıl boyuncu modern köle olarak patrona itiraz etmemesi biat etmesi demek” dedi.
“VALİ ONAYI İLE KAYIT DIŞI ÇALIŞIYORLAR”
Diğer sorunun mevsimlik tarım işçilerinde yaşandığını söyleyen Akdeniz, “Şu an mevsimlik tarım işinde 300 ile 400 bin arasında Suriyeli işçinin çalıştığı tahmin ediliyor. Düzenlenen iş kanununa göre, isteyen toprak sahibi, istediği kadar işçiyi valilikten muafiyet kağıdı almak şartı ile kayıt dışı çalıştırabiliyor. Aslında uluslararası yasalara ve Türkiye anayasasına aykırı bir durum yaşanıyor” ifadelerini kullandı.
Akdeniz, yasanın yabancı işçilerin geriye dönük haklarını da yok saydığını vurguladı. Akdeniz, “8 yıl boyunca çalışmış mülteci ya da göçmen işçinin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, emeklilik hakkı gibi bütün birikmiş hakları ne olacak. Buna dair yasal bir düzenleme yok. Geri dönük haklarını alabilecekleri yasal bir mekanizma yok” diye belirtti.
“BİRLİKTE MÜCADELE DENEYİMLERİ GELİŞİYOR”
Bütün bu zorluklara rağmen Suriyeli göçmen işçilerin hak arama mücadelesine giriştiklerini ifade eden Akdeniz, “Suriyeli ve Türkiyeli işçilerin ortak komiteler kurarak haklarını aradıkları ve 16 şehirde 50 bin işçinin katıldığı eylemler yapıldı. Eylemde konuşmalar Türkçe, Kürtçe ve Arapça olarak yapılıyordu. Yine hava alanında Nepal’den gelen işçilerin hak arama eylemlerine katıldığını biliyoruz” dedi.
Önümüzdeki dönem kayıtlı göçmen işçilerin artması ile birlikte bu tarz hak arama eylemlerinin artacağı öngörüsünde bulunan Akdeniz, sendikaları da önlem almaları konusunda uyardı.
“PASİF ÖZNE OLARAK GÖRÜLÜYOR”
Suriyeli kadınların daha çok zorluk çektiğini ve onlar adına hep başkalarının konuştuğunu belirten Nurgül Elçik de, mülteci kadınların “pasif özne” olarak değerlendirildiğini kaydetti.
Göçmen kadınların kenarda durması, oturması, ne yapmaları söylenmesi gereken özneler olarak tanımlandığının altını çizen Elçik, bunun da kadınların bir araya gelmesini ve örgütlemesini engellediğini söyledi. Mülteci kadınların örgütlenmesinin önündeki diğer bir sorunun da feminist örgütlerin mülteci kadınları çok uzun zamandır AKP’nin oy sandığı olarak görmeleri olduğunu ifade eden Elçik, “Bunu böyle gördükleri için mülteci kadınlar ile dayanışma konusunda mesafeli yaklaşıyorlar” dedi.
“DİL EN BÜYÜK SORUNLARI”
Elçi, mülteci kadınların yaşadıkları dil sorunundan kaynaklı sosyal hayata uyum sağlayamadıklarını da ifade etti. Elçik, bu konuda şunları dile getirdi: “Dil sorunu devlet tarafından mülteci kadınların eksikliği olarak lanse edildiği için kadınlarda bir öz güven eksikliği yaşıyor. Bir de kadınların hepsinin Türkçe öğrenmesi gerektiğine dair yargı var. Ben kadınlarla konuştuğumda özellikle 40 yaş üstü kadınlar Türkçe öğrenmeye dair hiçbir ihtiyaç hissetmediğini söylüyor.”
Dil öğrenmek isteyenlerinde, bunu iş bulma aracı olarak gördüklerini söyleyen Elçik, “Mültecilere ancak Avrupa Birliğinden fon alırsa Halk Eğitim Merkezlerinde dil kursları veriliyor. Dil kursları veren yerlerde sadece üniversiteye öğrenci kazandırmaya odaklanmış durumda. Bu da gündelik hayata yönelik dil bilgisini arttırmanın önünde engel oluyor” ifadelerini kullandı.
“ÇOCUK YAŞTA EVLİLİK ARTTI”
Bununla beraber mülteci kadınların şiddet ve tacizle de karşı karşıya kaldığını belirten Elçik, “Suriyeli kadınlar ikinci eş olarak Türkiyelilerle evlenmek zorunda bırakılıyor. Yine çocuk yaşta evlilik arttı” diye belirtti.