İSİG Meclisini tebrik etmek lazım. Ekip, 2019 yılı iş cinayeti vakalarını sadece sayısal olarak raporlaştırmakla yetinmemiş. Bir saygı duruşu gereği; tespit edilebildiği işçilerin isim listesini yine yayınlamış.
Uzayıp giden o ölüm listesini baştan sona herkesin okumasını öneririm. Çünkü sıralanan her bir isim; rakamlarla canlar arasında kurulmuş bir hissiyat köprüsü gibi.
Kucak kucağa can verir gibi sıralanan isimler arasında göçmen/mülteci işçiler de var. Sayıları 112 olarak tespit edilmiş. Şüphe yok ki, “tespit edilemeyen işçi ölümleri”nde en yüksek oran onlara ait. Adana’da, cesedi bir battaniyeye sarılarak yol kenarına atılan Suriyeli işçi Mustafa el Recep örneğinden biliyoruz bunu.
Yazımızın ilk bölümünde “1’in hikayesi” diyerek Türkiyeli bir enerji işçisinin, Sedat Yeşilköy’ün öyküsüne yer vermiştim. Bu ikinci yazıda, “10’ların hikayesi”ne, yani geçen yıl Türkiye’de çalışırken hayatını kaybeden 10 farklı ülkeden rastgele seçtiğimiz göçmen işçilere yer vereceğim:
1- Afganistanlı Abbas: Zonguldak’taki ruhsatsız maden ocağında 80 metreden düştü.
2- İranlı Abdulreza Mayahı: İstanbul’da bodrum kattaki ruhsatsız mobilya atölyesinde çıkan yangından ağır yaralı çıkarıldı, hastanede öldü.
3- Özbekistanlı Zokır Vakhıdov: Çorlu’daki atölyede taşlama makinesinin patlaması sonucu can verdi.
4- Azerbaycanlı Rufat Fahradov: İstanbul’da 5 katlı iş merkezine fiber optik kablo döşerken elektrik akımına kapıldı.
5- Suriyeli Muhammed Elali: İzmir, Torbalı’da çalıştığı mermer fabrikasında, üzerine mermer bloğu devrildi.
6- İtalyalı Roberto Montegurdia: İzmir’de PETKİM tesislerine yanaşmış olan İtalyan bayraklı LPG tankerinde patlama neticesinde öldü.
7- Ukraynalı Yurii Bostnik: İzmir Karabağlar’da 53 saat süren yangın söndürmede aralıksız çalıştı, dinlenme esnasında kriz geçirdi.
8- Bulgar Lozko Georgiev: Tır şoförüydü, Samsun’dan Giresun’a giderken kargo kamyonuna çarparak öldü.
9- Gürcistanlı Guram Sharadze: Sinop-Kastamonu yolunda çalıştığı tır devrildi.
10- Kolombiyalı Angeliqe Suarez: Antalya’da bir eğlence merkezinde, akrobat gösterisi hazırlığı yaparken 12 metreden düştü.
Özcesi: İsimleri Sedat, Abdulreza, Zokır, Angeliqe... diye akıp giden bu liste, işçi sınıfını bölen şoven milliyetçiliğe de bir cevap niteliğinde. Zira iş cinayetleri “yurttaş işçi”, “yurttaş olmayan işçi” ayrımı yapmıyor.
Ölen işçilerin geldikleri ülkeler | Grafik: İSİG Meclisi
Yukarıdaki isim listesini İSİG Meclisinin sunduğu oransal grafiklerle ele aldığımızda bir başka gerçeklikle karşılaşıyoruz. “Ölen İşçilerin Geldikleri Ülkeler” grafiğinde de görüldüğü üzere; Afgan işçilerin ölüm oranı nerdeyse Suriyeli işçileri yakalamış durumda. Zira toplam mülteci/göçmen işçi ölümleri içinde yüzde 37’lik oranla Suriyeliler başı çekerken, Afgan işçilerin ölüm oranı yüzde 31’e dayanmış!
Aynı tabloda bir çarpıcı veri de Rus ve Ukraynalı işçilerde. Nitekim göçmen işçi ölümleri içinde Ruslar yüzde 4, Ukraynalılar yüzde 5’e ulaşmış! Yani neredeyse ölen her 10 göçmen işçiden biri Ukraynalı ya da Rus. Aynı şekilde İranlı, Özbek işçi ölümleri de yüzde 5’ler seviyesinde. Türkmenistanlı işçilerde ölüm oranı da yüzde 4.
Peki, bu grafikten ne sonuç çıkıyor?
Birincisi, Türkiye’ye akan göçmen emeğinin ülkeler bazında ne kadar çeşitlendiğini görüyoruz. İkincisi ise Suriye savaşı/göçünün gölgesinde kalan, ama dipten kabararak gelen küresel göçmen emeğindeki devasa büyümeyi.
Ölen işçilerin örgütlülük durumu | Grafik: İSİG Meclisi
İSİG Meclisi raporundaki bir çarpıcı grafik de ölen işçilerin “Örgütlülük Durumu”nda kendini gösteriyor. Buna göre; 2019’da ölenlerin yüzde 99’u sendikasız işçiler! Grafik açıkça şu mesajı veriyor: “Sendikalı, örgütlü değilsen iş cinayetlerinin doğal hedefisin!"
Bu nedenle, çalışırken ölmek istemeyen işçiler, sadece ekmek parası için değil “işçi sağlığı ve iş güvenliği” için de sendikalaşmalı. İşçiler, işyerlerinde “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulları”nın oluşması için örgütlenmeli. Sendikalı/sendikasız, kadrolu/taşeron ya da yerli/göçmen işçi ayrımı yapmadan bütün işçiler bu kurullarda yer alabilmeli/almalı.
Yaşamak ve insanca çalışmak için.