Kocaeli’de İliç eylemi: 'Kaza değil iş cinayeti ve doğa katliamı'

Erzincan İliç’te bulunan Kanadalı altın firması Anagold’a ait madende siyanürlü cevherin bulunduğu baraj patlamış, göçük altında en az 9 işçi kalmış ve Milyonlarca ton siyanürlü toprak Fırat Nehri’ne doğru akmıştı.

Kocaeli İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi ve Kocaeli Çevre Platformu Erzincan’ın İliç maden katliamına dair basın açıklaması yaptı.

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

Türkiye dün öğlen saatlerinde bir kere daha planlanmış, organize edilmiş bir işçi ve doğa katliamı ile karşı karşıya kaldı. Yüzlerce işçinin çalıştığı Anagold Madenciliğin maden sahasında resmi açıklamalara göre en az 9 işçinin toprak altında kaldığını biliyoruz.
Daha önce Soma’da, Amasra’da, Sakarya’da ve Türkiye’nin birçok noktasında olduğu gibi tüm uyarılara rağmen yine bir katliam göz göre göre geldi..

Kanadalı şirketin silinen vergi borcu, 2023 bilançolarında tam 7,2 milyon dolar
Anagold Madenciliğin yüzde 80’i SSR Mining ve yüzde 20’si Çalık Holding’indir ve bu maden şirketi AKP iktidarı döneminde adeta her yıl büyümüş ve karına kar katmıştır. 24 Haziran 2022’de Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madeninde kullanılan siyanürü taşıyan boru patlamış, siyanür ve sülfürik asit Fırat Nehri üzerinde kurulan İliç Barajı’na akmıştır. Ancak buna rağmen Anagold’un ruhsatı iptal edilmemiş, para cezası ve kısa süreli bir faaliyet durdurma ile yetinilmişti. Daha sonra ise demokratik kitle örgütlerinin mücadelesine karşı hukuki bir koruma sağlanarak kapasite artışı ile faaliyet izni verilmiş ve şirket, ödediği cezanın 10 katından fazla vergi borcu silinerek ödüllendirilmiştir. Kanadalı şirketin silinen vergi borcu, 2023 bilançolarında tam 7,2 milyon dolar olarak yerini almıştır.

Her işçi katliamının ardından olduğu gibi açık gerçekler örtbas edilmeye çalışılmakta, yaşananlar adeta bir kadermiş gibi medya aracılığı ile halka anlatılmaktadır, dönemin çevre ve şehircilik bakanı ise dua etmekle yetinmektedir. Halbuki yaşanan katliam adeta iktidarın çevre ve işçi düşmanı politikalar ile adım adım hazırladığı bir katliamdır. Bu düzen maden iş kolunda her yıl yeni bir toplu işçi katliamına neden olmaktadır. (Küre’de -19 (2004), Mustafakemalpaşa’da 19 (2009), Dursunbey’de 17 (2010), Ermenek -18-(2014), 10-(2003), Kozlu’da 8 –(2013), Karadon’da 30 (2010), Şirvan’da -16 (2016), Amasra -42 (2002) ) .
Meclisimizin verilerine göre AKP’li yıllarda 2062’si maden işçisi olmak üzere en az 32645 işçi iş cinayetlerine kurban edilmiştir. Hukuksuzluk ve gerçek sorumluların ceza almadığı göstermelik dava süreçleri yeni katliamların da önünü açmaktadır. Hatırlatmak isteriz ki Soma maden işçilerinin avukatları olan Can Atalay ve Selçuk Kozağaçlı hala hapisteyken soma katliamının baş sorumluları Gürkan ailesi gibi sermayedarlar hayatlarına ve ticari faaliyetlerine devam etmektedir.

“Bu kirlenme toprakta ve akarsulardaki canlıları tehdit ediyor”
Erzincan’daki katliamın sorumluları ise şirketin yerli ve yabancı ortakları ile Erzincan Valiliği başta olmak üzere, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri, izin denetim sürecinde yer alan kamu görevlileri ve uluslararası sermayenin İliç’e yerleşmesine izin veren AKP iktidarıdır. Ortaya çıkan bu felaketin sorumluları yargılanmalıdır. Bu hem bir iş cinayetidir hem de bir doğa katliamıdır. İçerisinde sülfirik asit ve siyanür bulunan ve liç adı verilen bu kirletilmiş toprak, vadiye ve nehre akmıştır. Bundan sonra her yağan yağmurla birlikte yeraltı sularına dolayısyla içme suyuna ve tarımsal sulama suyuna karışacaktır. Valiliğin menfez kapaklarının kapatıldığı dolayısı ile risk olmadığı açıklaması açıkça halkı aldatma girişimidir, algı yönetimidir. Bu büyüklükteki bir atığın sadece menfez kapakları kapatılarak suya karışmasının önlenmesi mümkün değildir. Bu kirlenme aynı zamanda toprakta ve akarsulardaki canlıları da tehdit etmektedir.

Ülkemizde madenler işçi ve doğa katliamları ile anılırken İliç’teki katliam ile aynı gün mecliste maden yasası görüşülüyordu. Bu yeni maden kanunu teklifi işçilerin sağlık ve güvenliği ile doğanın korunmasını esas alan hiçbir değişiklik önermediği gibi, enerji piyasası ihtiyaçları için sermayeye yeni kolaylıklar getirmektedir.

Bu katliam dahil olmak üzere yaşanan tüm işçi katliamlarının hesabını sormanın, gerçek sorumluların cezalandırılmasının, bir daha böylesi katliamlarla karşı karşıya kalmamanın yolu tüm emek, demokrasi güçlerinin birlikte kararlı mücadelesidir.
Bir kere daha hayatını kaybeden tüm işçilerin ailelerine başsağlığı dileklerimizi iletiyor, yaşanan katliamının sorumlularının açığa çıkması için mücadelemizi sürdüreceğimizi ilan ediyoruz.

Sendika.Org