Mülteci çocuk işçiler nerede? - Özgür Hüseyin Akış ile söyleşi

Özgür Hüseyin Akış, İşçi Sağlığı Güvenliği Meclisi Üyesi, Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler mezunu. Yazı hayatına 2012 yılında başladı. Daha çok iş sağlığı güvenliği ve çocuk işçiler üzerine yazılar yazıyor. Hala Politikyol haber sitesinde köşe yazısı kaleme alıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği problemi üzerine Türkiye’deki ve dünyadaki örnekleri yazılarında yer veriyor.

“MÜLTECİ ÇOCUK İŞÇİ İLE TÜRKİYE’DEKİ ÇOCUK İŞÇİ BİRBİRİNDEN FARKLI DEĞİL”
Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) dünya geneli 160 milyon çocuk işçinin 2 milyona yakınının Türkiye’de yer aldığını belirterek sözlerine başlayan İşçi Sağlığı Güvenliği Meclisi (İSİG) Üyesi Özgür Hüseyin Akış, şöyle devam etti: “TÜİK’in açıkladığı verilere göre mülteci çocuklar, çocuk işçi sınıfında kabul edilmiyor. Bu verilerde yer almamaları yok oldukları anlamına gelmiyor. Bu çocuklar sokaklarda karton toplayarak veya mendil satarak ailelerine destek olmaya çalışıyorlar. Bu konuda mülteci çocukların işgücü görmemezlikten gelinebilir mi? Tabii ki hayır. Çocuk işçiler Türkiye’deki diğer çocuk işçilerden farklı mı, yaşamları farklı mı? Hayır değil. Yoksul oldukları için çalışıyorlar. Kendi ülkelerinden zorunlu koşullar nedeniyle ülkemize gelip, burada çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Türkiye’deki çocuk işçilerle Suriyeli çocuk işçiler arasında herhangi bir fark yok. Her iki tarafta yoksulluk nedeniyle çalışıyor. Biz burada nasıl bir değerlendirme yapıyoruz? Genel yabancı düşmanlığı, mülteci düşmanlığı siyasi hareketler tarafından destekleniyor. ‘Devlet mültecilere destek veriyor, onlara aylık maaş veriyor ‘deniyor. Bu durum gerçek değil. Şu andaki hükümet mülteci ailelere herhangi bir destek vermiyor. Verdiği tek destek, Türkiyeli ailelere verdiği destek ile aynı. Nasıl? Gıda yardımı veya hastane yardımı gibi destekler veriyor. Türk yurttaşlara verdiği yardımın dışında ekstra bir şey vermiyor.”

“ SERMAYE SINIFI KENDİ KABINA SIĞMAYACAK HALE GELDİ”
Mülteciler ile ilgili konuya yönelik neden geldiklerini sorgulamamız gerektiğinin altını çizen Akış, konuyu şöyle açıkladı: “Suriyeli ve Afganlar veya başka ülkenin mültecileri neden Türkiye’ye geldiler? 2010 yılından sonra Türkiye sermaye sınıfı kendi kabına sığmayacak hale geldi. Türkiye’deki bütün kaynaklar sermaye sınıfı için kullanıldı. Özelleştirmeler, özel işgücü, devlet destekleri, ihaleler bir sınıra dayandı. Türkiye sermaye sınıfı başka pazar alanları istiyordu. Esad karşısındaki birçok siyasi grup desteklendi. Suriye’de bir dağılma süreci başladı ve Suriye’den Türkiye’ye mülteciler akın etmeye başladı. Gelen bu mülteciler Türkiye işçi sınıfının bir parçası oldu. Metal sektöründen tarım sektörüne birçok mülteci işçi Türk işçilerden daha az ücretle çalıştırıldı. Mülteci çocuklar ne oldu sokaklarda ve işyerlerinde ucuz işgücü haline geldi.”

“ MİLLİYETÇİ BİR SİYASET ANLAYIŞI HÂKİM”
Türkiye siyaseti ve şu anki anlayış üzerine değerlendirmeler yapan Özgür Hüseyin Akış, Türkiye siyaseti üzerinde milliyetçi rüzgarların estiğini ve bu anlayışın hakim olduğunu vurguladı. Akış, “Bu durum toplumda bir karşılık buluyor. Mülteci karşıtlığı üzerinden bugün milliyetçi bir rüzgâr estiriliyor. Bugün mülteciler dönecekse kendi istekleri çerçevesi dönmeliler. Bir diğer konu ise Suriye’de savaş bitmedi. Suriye Toprakları bombalanmaya devam ediyor. Afganistan ise şeriatçı bir yönetim ile yönetiliyor. Bu mülteciler kendi ülkelerine nasıl dönecekler? yani mülteciler dönecekse birincisi kendi istekleriyle ikincisi ise kendi ülkelerinde siyasi istikrar sağlanmalıdır.

“İSTİSMAR HANGİ ULUSTAN OLURSA OLSUN KARŞI ÇIKILMALI”
Özgür Hüseyin Akış, “Çocuk istismarı noktasında cinsel istismar tek bir istismar çeşidi değildir. Çocukları çalıştırmak, bir meta haline getirmek, çocuklar üzerinden kar elde etmek bir çocuk istismarıdır. Mülteciler gelmeden önce uyuşturucu satıcılığı, hırsızlık dilencilik gibi durumlar yaşanıyordu. Bu bir millete veya ülkeye ait bir durum değil. Bu Suriyeli, Afganlı, Mısırlı veya Afrikalı olma durumu değil. İstismar hangi ulustan olursa olsun karşı çıkılması gereken bir durum” diye konuştu.

İSİG’in açıkladığı rapora göre:
-SGK kayıtlarına göre; 2013-2021 yıllarını kapsayan 9 yılda 102 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Bu çocukların 3’ü kadın 99’u erkek. 4’ü 14 yaşında, 7’si 15 yaşında, 35’i 16 yaşında ve 56’sı 17 yaşında. Bu dönemde toplam 12 bin 577 “iş kazası” sonucu ölüm meydana gelmiştir.
-İSİG Meclisi iş cinayetleri raporlarına göre; 2013 yılından bugüne geçen on yılda “en az” 616 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Bu çocukların 96’sı kadın 520’si erkek. 4’ü 4 yaşında, 5’i 5 yaşında, 4’ü 6 yaşında, 5’i 7 yaşında, 12’si 8 yaşında, 12’si 9 yaşında, 24’ü 10 yaşında, 13’ü 11 yaşında, 32’si 12 yaşında, 39’u 13 yaşında, 61’i 14 yaşında, 87’si 15 yaşında, 123’ü 16 yaşında ve 195’i 17 yaşında. Bu dönemde toplam 18 bin 683 “iş cinayeti” sonucu ölüm meydana gelmiştir.

Ali Baran Fayık / Son Söz