Arjantin’in lityum zengini kuzey bölgesinde, “yeşil kapitalizmin” dünya çapında yayılmasıyla küresel etkileri olan bir mücadele yaşanıyor. Bir tarafta yerli halk, öğretmenler, gençler, çevre aktivistleri ve güvencesiz işçiler var. Diğer tarafta ise çokuluslu lityum çıkar çevreleri ve onların Arjantin hükümetindeki temsilcileri.
Yaklaşık bir aydır, kuzeydeki Jujuy eyaleti, maaş zamları için ve Eyalet Valisi Gerardo Morales tarafından dayatılan otoriter anayasal “reformu” reddetmek için yapılan günlük gösterilerle ulusun dikkatini çekti. Eylemciler bugüne kadar bölge genelinde bir düzineden fazla yol kapatma eylemi gerçekleştirdi.
Polis göstericilere sert müdahalede bulundu ve aralarında polisin plastik mermiyle yüzünden vurması sonucu gözünü kaybeden 17 yaşındaki bir çocuğun da bulunduğu en az 170 kişi yaralandı. Yetkililer ayrıca 50 veya daha fazla göstericinin suçlandığı geniş çaplı tutuklamalar gerçekleştirdi. Gazeteciler ve insan hakları örgütleri protestolara polisin sızdığını, evlere yasa dışı baskınlar düzenlendiğini, göz yaşartıcı gaz ve plastik mermilerin ayrım gözetmeksizin kullanıldığını ve daha birçok şeyi kınadı.
Protestolar sırasında gözaltına alınanların önemli bir kısmı yerli halk, kadınlar ve hatta çocuklardan oluşuyor. Geçtiğimiz hafta viral görüntüler, polisin 50 metre boyunca sokakta sürüklediği Eyalet Meclis Üyesi Natalia Morales’in şiddet kullanılarak gözaltına alındığını gösterdi. Morales’in Troçkist bir parti ve Sol Ses’in kardeş örgütü olan Sosyalist İşçi Partisinin (PTS) lideri olduğu için hedef alınmış olması muhtemel. PTS’nin yayın organı La Izquierda Diario’dan Gazeteci Lucho Aguilar da aynı gün protestoları takip ederken gözaltına alındı. Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Af Örgütü Jujuy’daki polis şiddetini ve kitlesel tutuklamaları kınarken, uluslararası alanda tanınan iklim aktivisti Greta Thunberg hareketle dayanışma içinde olduğunu dile getirdi.
Bu çatışmaların merkezinde, lityum kaynaklarının yabancı çok uluslu şirketler tarafından sömürülmesine karşı verilen mücadele yer alıyor. Maden şirketleri Jujuy, Salta ve Catamarca gibi eyaletlerde maden çıkarma faaliyetlerini genişletip rekor kârlar elde ederken, Arjantin’in kuzeyindeki halk lityum üretiminden çok az fayda sağlıyor. Jujuy’daki ortalama maaşlar başkent Buenos Aires’tekinden yaklaşık yüzde 40 daha düşük ve işçi sınıfı arasında neredeyse hiçbir sosyal hak ya da iş güvencesi sunmayan kayıt dışı çalışma yaygın.
Gençlerin durumu özellikle vahim: Eyaletteki her 10 gençten dokuzu güvencesiz işlerde çalışıyor. Bu arada bölgenin yoksulları ve yerli halkı, lityum çıkarımından kaynaklanan kirlilik ve su kıtlığından en fazla zarar gören kesim.
İsyan, çok uluslu şirketlerin ve onların yerel ortaklarının, küresel güney halklarına ait olan doğal kaynakları yağmaladığı ve geride sadece yoksulluk ve ekolojik bozulma bıraktığı bir sistemi sorguluyor. Giderek artan bir şekilde, işçi sınıfı ve marjinalleştirilmiş toplulukların üyeleri, bölgelerinin maden kaynaklarını kontrol etmesi gerekenlerin kendileri olduğunu, çıkarmanın nerede ve nasıl yapılacağını belirlemesi gerekenlerin kendileri olduğunu ve elde edilen gelirden faydalanması gerekenlerin kendileri olduğunu tespit ediyorlar.
ÖĞRETMENLERİN VE YERLİLERİN BİRLEŞEN MÜCADELESİ
Devam etmekte olan gösteriler ilk olarak geçen ay öğretmenlerin maaş artışı için yaptıkları grevlerle patlak verdi. Jujuy’daki öğretmen maaşları ülkedeki en düşük maaşlar arasında yer alıyor; burada bir öğretmenin başlangıç maaşı aylık 35 bin pesoya (yaklaşık 140 dolar) kadar düşebilirken, yaşam maliyeti aylık 200 bin pesonun (yaklaşık 800 dolar) üzerinde. Ülkedeki aşırı enflasyonla birlikte -Arjantin geçtiğimiz yıl yüzde 100’ün üzerinde enflasyon yaşadı- öğretmenler giderek daha fazla yoksulluk koşullarına itiliyor.
Öğretmenlerin grevleri Gerardo Morales (eyalet) Hükümetinin eyalet anayasasında reform yapma girişimiyle aynı döneme denk geldi. Kısa süre içinde öğretmenlere yerli toplulukların üyeleri, gençler, işçiler ve sol partilerin üyeleri de sokaklarda katıldı. Halkın en çok tepkisini çeken değişiklikler arasında sokak gösterilerine getirilen yeni yasaklar ve yerlileri mülksüzleştirecek ve yerli topraklarında madencilik faaliyetlerinin genişletilmesini kolaylaştıracak önlemler vardı. Morales’in sözde reformlarının amacı Jujuy halkının tamamı için açıktır: Çok uluslu şirketler için yeni lityum kaynaklarına erişim sağlamak ve madencilik faaliyetlerine veya madencilik dostu politikalara karşı protestoları azaltmak.
Bu reformların Jujuy halkı arasında popüler olmadığının bilincinde olan Morales, reformları anlamlı bir tartışma süresi tanımadan ve en çok etkilenecek olan yerli topluluklara danışmadan eyalet yasama meclisinde hızlı bir şekilde geçirdi. Aslında reformun nihai metni ancak oylama günü açıklanmıştı.
Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernandez ve Başkan Yardımcısı Cristina Fernandez de Kirchner, Morales’in Jujuy’daki polis güçlerinin vahşetini kınarken, partilerinin üyeleri valinin reformunu destekledi ve yasama meclisinde kabul edilmesinde önemli rol oynadı. Bu arada, Salta Eeyaleti Valisi ve Başkanın yakın müttefiki Gustavo Saenz gibi diğer eyaletlerdeki Peronist liderler de protesto hakkına benzer kısıtlamalar getirmeye çalıştılar ve gösterilere aynı derecede baskıcı tepkiler verdiler.
Protestoların patlak vermesiyle birlikte Morales hükümeti geri adım atmak zorunda kaldı ve ara seçimlere son verilmesi önerisi gibi planladığı reformların birçoğunu geri çekti. Ancak en nefret edilen önlemi yerinde tuttu: Siyasi gösteriler sırasında “cortes de ruta/yYol kapama eylemleri” düzenleyen aktivistlere ağır cezalar. Bu barikatlar Arjantin’in tarihsel mücadele yöntemi olmuştur.
Gerçekten de bu, topraklarının çalınmasına, su kaynaklarının kirletilmesine ve kendilerine dayatılan ezici yoksulluğa karşı savunmak için kullanabilecekleri neredeyse tek yöntem. Ve kadına yönelik şiddetin yaygın olduğu bir ülkede -Arjantin’de her 36 saatte bir kadın öldürülüyor- yol kapatma eylemleri feminist hareket içinde de adalet için gerekli bir mücadele yöntemi haline geldi.
BEYAZ ALTINA HÜCUM
Arjantin’in kuzeyi, Güney Amerika’nın lityum üçgeni olarak adlandırılan, Şili ve Bolivya’nın bazı bölümlerini de içeren ve dünyadaki lityum kaynaklarının tahminen dörtte üçünü barındıran 7 bin metrekarelik bir bölgenin parçası. Ülke şu anda dünya lityum ihracatında Avustralya, Şili ve Çin’in ardından dördüncü sırada yer alıyor. Arjantin’in faaliyette olan üç lityum madeninden ikisi Jujuy’da bulunuyor. Şu anda bölgenin rezervlerinden yararlanan çok uluslu şirketler arasında ABD’li Livent Corp, Avustralyalı Allkem, Kanadalı Lithium Americas Corp ve Çinli Ganfeng Lithium yer alıyor.
Lityum endüstrisi, büyük ölçüde elektrikli araçlar (ev) tarafından kullanılanlar gibi şarj edilebilir pillerde lityuma duyulan ihtiyaç nedeniyle dünyanın en hızlı büyüyen endüstrileri arasında yer alıyor. Elektrikli araç üretiminin her yıl yeni rekorlara ulaşmasıyla birlikte dünya çapında lityuma olan talep de artıyor. Bu nedenle sık sık “beyaz altın” olarak adlandırılıyor.
Arjantin 2022 yılında yaklaşık 700 milyon dolarlık lityum ihraç ederek bir önceki yıla göre yüzde 200’den fazla bir artış gösterdi. Başlıca varış noktaları Çin, Japonya, Güney Kore, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği oldu. Önümüzdeki yıllarda Arjantin’in kuzeyinde altı yeni lityum madeni sahasının daha açılması planlanıyor.
Arjantin’deki lityum yarışında geride kalmak istemeyen ABD de bölgedeki nüfuzunu derinleştirmeye çalışıyor, hatta çıkarlarını güvence altına almak için askeri kaynaklarını kullanmaya hazır olduğunun sinyallerini veriyor. ABD Ordusu Güney Komutanlığının başındaki ABD’li General Laura Richardson, 2022 yılında Arjantin Başkan Yardımcısı Cristina Kirchner ve Savunma Bakanı Jorge Taiana ile bir araya gelerek ülkedeki ortak askeri eğitimi görüştü. Kısa süre önce de Çin’in lityum üçgenindeki “saldırganlığına ya da etki ve zorlamasına” karşı çıkılması gerektiğini ve ABD’li rakiplerin bölgeden “dışlanmasının” önemini anlattı.
Jujuy’un yoksul ve yerli sakinleri, lityum şirketleri son yıllarda muazzam kârlar elde ederken, lityum çıkarımından yararlananların yabancı sermaye ve küçük bir Arjantinli elit olduğunu çok iyi anlıyor. Bu arada eyalet halkının çoğunluğu kronik yoksulluk, güvencesizlik ve giderek azalan tatlı su erişiminden muzdarip.
Lityum iyon piller kullanan elektrikli araçlar gibi endüstriler genellikle ekolojik açıdan sorumlu bir alternatif olarak sunuluyor. Oysa Jujuy gibi bölgelerdeki lityum madenciliği şirketlerinin kayıtları, endüstrinin yıkıcı ekolojik etkisini açıkça gösteriyor.
Öncelikle, lityumun topraktan çıkarılması muazzam miktarlarda su gerektiriyor. Bir araştırmaya göre, bir ton lityum (yaklaşık 19 bin dolar değerinde) üretmek, bir milyon litre su kullanmak anlamına geliyor. Jujuy gibi kurak bölgelerde -eyaletin bazı bölgeleri yılda sadece 100 milimetre yağış alıyor- bu yoğun tatlı su kullanımı yerel topluluklar ve küçük ölçekli tarım üreticileri tarafından ağır bir şekilde hissediliyor.
‘YEŞİL KAPİTALİZM’ ACIMASIZ BİR MASKARALIK
Jujuy’daki yerli halk, öğretmenler ve yoksul insanların mücadelesi, özellikle de topraklarından çıkarılan lityum büyük ölçüde küresel kuzey ülkelerine gittiği ve satışından elde edilen kârlar yabancı çok uluslu şirketlere aktığı için, en geniş uluslararası dayanışmayı gerektirmektedir. Bu dayanışma, anayasa reformunun ve yerel kaynakların emperyalist yağmasının reddedilmesini ve göstericilere yönelik suçlamaların geri çekilmesini, yaşam maliyetine eşit maaşları ve lityum kaynaklarının işçi ve tüketici kontrolü altında devletleştirilmesini desteklemeyi içermeli
Son olarak, ABD’deki ve kuzeydeki aktivistler ve işçiler, Arjantin de dahil olmak üzere güney ülkelerinin tüm dış borçlarının iptal edilmesini talep etmelidir, çünkü bu borçlar nihayetinde lityum madenciliği gibi kirletici ekstraktivist projelerle ödeniyor.
Dünya çapında yenilenebilir enerjiye derhal geçiş için mücadele etmeliyiz, ancak yenilenebilir altyapının geliştirilmesi yerli halkın mülksüzleştirilmesi, topraklarının ve sularının kirletilmesi pahasına gerçekleşmemeli. Jujuy’daki deneyim, “yeşil kapitalizm” vaadinin acımasız bir maskaralık olduğunu göstermektedir. Gerçekten de iklim ve ekolojik krizlerin üstesinden gelmek, bunlardan sorumlu olan kapitalist sisteme doğrudan meydan okumak anlamına gelmektedir.
https://www.leftvoice.org/jujuy-an-indigenous-and-working-class-rebellion-in-the-lithium-triangle/