Antep’te son iki haftada dört iş cinayeti: 'İşçiler ölümü açlığa tercih etme pahasına çalışıyor' - Sevda Karaca ve Murat Çakır ile söyleşi

İşçi kenti Antep'te iş cinayetlerine her gün yenileri ekleniyor. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin (İSİG) verilerine göre son 10 yılda en az 427 işçinin iş cinayetlerinde öldüğü kentte son iki haftada dört iş cinayeti daha meydana geldi.

7 Ocak'ta Şahinbey ilçesi TOKİ şantiyesinde kafasına briket düşen işçi Nevzat Karaaslan kaldırıldığı hastane öldü. 55 yaşındaki Nevzat Karaaslan, dört çocuk babasıydı.

14 Ocak'ta Antep 4'üncü Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren Köksan fabrikasında çalışan 55 yaşındaki işçi Mehmet Tuvaş, yürüyen konveyör bandına sıkışarak vefat etti.

15 Ocak'ta MYS Yol Madencilik ve Nakliyat Şirketine bağlı olarak Kadın Doğum Hastanesi inşaatında çalışan, isminin Burak olduğu öğrenilen bir işçi beton karıştırma makinesine düşerek öldü.

19 Ocak günü ise 5'inci Organize Sanayi Bölgesindeki Selçuk İplik’e bağlı elyaf fabrikasında çalışan işçi Adem Tura pres makinesine sıkışarak can verdi.

'DENETİMLER SADECE KÂĞIT ÜZERİNDE YAPILIYOR'

Artı Gerçek'e konuşan Emek Partisi (EMEP) Antep Milletvekili Sevda Karaca, Antep'in sermayenin emek sömürüsünün en kuralsız ve vahşice yaşandığı kentlerden bir tanesi olduğunu söyledi. Karaca, "Bunlardan belki de en çarpıcısı, ellerini kaybeden, yaşadıklarına 'mezbaha düzeni' diyen Akınal Sentetik işçileriydi. Peki, Akınal Sentetik patronuna bir şey yapıldı mı? Hayır! Üretimine hız kesmeden devam ediyor. Çünkü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan en küçük biriminin sorumlusuna kadar kollanıyor. Yaptırım uygulanması bir yana, denetimler dahi en fazla kağıt üzerinde yapılıyor. Yargı zaten gözünü yumuyor. Sadece bu örnek dahi Antep’te iş cinayetlerinin bu kadar artmasını, kısmen açıklıyor" dedi.

'GÖÇMEN İŞÇİLERİN ÖLÜMÜ GÜNDEM OLMUYOR'

Göçmen işçilerin durumuna dikkat çeken Karaca, "Antep’te göçmen işçiler açısından katmerli bir sömürü düzeni inşa edilmiş durumda. Çoğu kayıt dışı olan bu işçilerin cinayetleri dahi çok az gündem oluyor ve bu sayılara çoğu zaman yansımıyor. Yoksulluğun ve ayrımcılığın cenderesinde kalan, belki de en yoksul ve savunmasızları oluşturan göçmen işçiler açısından da bir denetim mekanizması yok" diye konuştu.

'İŞSİZLİK VE AÇLIK KORKUSUYLA RİSKLERİ GÖZE ALMAK ZORUNDA KALIYORLAR'

Yoksulluğun giderek derinleştiğini, geçim derdinin her şeyin önüne geçtiğini vurgulayan Karaca, "İşçilerin yalnızca geçinebilmek için fazla mesaiye gönüllü kalarak günde 15-16 saat çalışmaya mahkum edildiği gerçeği var. Bu koşullarda, işsizlik ve açlık korkusuyla bazen riskleri bile bile, ölümü açlığa tercih etme pahasına çalıştığını ifade eden işçilerin sayısı da az değil" dedi.

'YAŞAMI VE EMEĞİ KORUMANIN YOLU BİRLEŞMEKTEN GEÇİYOR'

Antep’te yüzbinlerce işçinin insanlık dışı koşullarda çalıştığına ancak bunların çok az bir kısmının örgütlü olduğuna dikkat çeken Karaca, "Her ne kadar işçiler şikayetçi de olsa bu 'mezbaha düzeni'ne birleşik bir ses çıkarılamaması, koşulları aleyhlerine zorlaştırıyor. Ancak en başta örgütlenmenin kendisi işçilere zorlaştırılıyor. Nitekim sendikalaşma önündeki hem patron hem de devlet engellerini son birkaç ayda yine Antep ve bölgenin diğer illerinde çok açık bir şekilde deneyimledik. Ancak bütün bu zorluklara rağmen yaşamı ve emeği korumanın tek yolu, önce işyerinde ve sonra bütün bir kentte birleşmekten geçiyor" diye konuştu.

'ANTEP'TE SON 10 YILDA 450'YE YAKIN İŞÇİ ÖLÜMÜ VAR'

Artı Gerçek'e konuşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Genel Koordinatörü (İSİG) Murat Çakır da "Antep'te 2013 ile 2023'ün ağustos ayları arasında son 10 yılda 427 işçi ölmüş. Onun üzerine ocak ayına kadar işçi ölümü haberleri geldi. Son 5 aydaki rakamlarla birlikte 10 yılda 450'ye yakın işçi ölümü var Antep’te. Bu çok yüksek bir rakam" dedi.

'UZUN ÇALIŞMA SAATLERİ İŞÇİ ÖLÜMLERİNİN EN ÖNEMLİ SEBEBİ'

Antep'te yılda ortalama 40-50 iş cinayetinin yaşandığını belirten Çakır, "Antep’te çalışma koşulları oldukça ağır ve yoğun Özellikle tekstil iş kolunda çalışma saatleri, kanunda belirtilen 45 saatin çok üstünde. 55-60 saatlere varan çalışma koşulları mevcut. Bu işçi ölümlerinin önemli bir sebebi. Buna karşı hak arama durumunda da işçilerin işten atıldığını görüyoruz" diye konuştu.

'YETERLİ İŞÇİ ÇALIŞTIRMAMA ÖLÜMLERE ZEMİN HAZIRLIYOR'

Yeterli sayıda işçi çalıştırılmamasının da iş cinayetlerine davetiye çıkardığını aktaran Çakır, "Üç işçinin yapması gereken iş iki işçiye yaptırılıyor. İşin hızlı yapılması için gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığını görüyoruz. İş güvenliği önlemleri aldığınızda iş doğal olarak yavaşlıyor. Ama o koruma önlemlerini devreden çıkarırsanız işçini parmağı kopar, kolu kopar, hayatını kaybeder" dedi.

'BÖLGEDE SENDİKAL FAALİYET YOK DENECEK KADAR AZ’

"Ülkenin olduğu gibi Antep’in de gerçeği işsizlik" diyen Çakır, şöyle devam etti:

"Özellikle Suriye’deki savaştan sonra çok yoğun bir göçmen işçiliği var Antep’te. Bu göçmen emeği ile birlikte işverenler açısından emeği ucuzlatmanın temeli oluştu. Bölgede neredeyse sendikal faaliyet yok gibi. En son BİRTEK-SEN’i gördük. Çok yoğun bir baskıyla karşılaştılar. Sendika yöneticileri gözaltına alındı."

'İŞÇİLER SENDİKAL ÖRGÜTLENME HAKLARINA SAHİP ÇIKMALI’

Emek güçlerinin iş cinayetlerine karşı daha örgütlü olarak harekete geçmesi gerektiğinin altını çizen Çakır, "İş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda ilk olarak devletin denetim yaparak önlem alması gerekiyor. İkincisi ise işçi denetimidir. Bu da ancak işçilerin örgütlü olmasıyla mümkün. Hem ücret hakkı hem işten atılmalara karşı hem de iş sağlığı güvenliği önlemlerinin alınıp alınmadığını belirleyip onları denetleyebilirler. İşçilerin sendikal örgütlenme ile yaşam haklarına sahip çıkması gerekiyor" diye konuştu.

Sinan Şahin / Artı Gerçek