Daha önce 18 kez yapılmış, şimdi İstanbul’da 11-15 Eylül tarihleri arasında 19. Kez yapılan Dünya İş Sağlığı ve İş Güvencesi Kongresi’nin işçilerin ‘ölümlerden ölüm beğen’ gerçeğini dün değiştirmediğini, yarın da değiştireceğine ilişkin bir iddiasının olmadığını anlamak gerek. ILO gibi çalışanların sorunlarını dert edinen kimi kurumların toplantıya katılıyor olması bu gerçeği değiştirmeye yetmeyecektir
Biliyorsunuz “Türkiye büyüyor” deniyor! Neyse ki bunu sermayenin büyümesi şeklinde okumamız gerektiğini belleyebildik. Gerçek anlamı da böyledir zaten. Çünkü kapitalist büyümede ölçüler sermayenin genişlemesi, yoğunlaşması şekline göre ayarlanmıştır. Kârlılık artıyor; çalışma ve sosyal güvenliği olmayan sömürü yoğunlaştıkça yoğunlaşıyor. Ücretler hem yıllık artış bazında hem de reel olarak geriliyor. Vesselam sermaye büyüyor. Asıl olarak işçiler açısından bu gidişatın bir başka tarifi: sermayenin emekçinin kanı ve düpedüz canını alarak büyüyor olmasıdır. Gerçekten de günümüz Türkiye’sinde hiçbir söylem bunun kadar yakıcı ve somut karşılık bulamaz. Türkiye iş kazalarında dünyanın en önde gelen ülkelerinden birisi (henüz birinci olmadıysa ikinciliği zaten tescilliydi). ‘İş cinayetlerinin ardı arkası kesilmiyor’ demek bir yana, söz konusu cinayetlerin nitelikleri insanın kanını donduracak bir şekle bürünmüş vaziyette. Yani sermaye büyürken önüne geleni buldozer gibi ezip geçiyor ki bu söylem buldozer altında ezilen işçiler örneğiyle mecazi olmaktan da çıktı. Eğer göz ucuyla dahi takip ediyorsanız sendika.org’da yayımlanan aylık iş kazaları raporlarında iş başında ölümler gerçeğini çarpıcı olarak görmek olanaklı. Ülkenin dört bir yanından değişik iş alanlarında yaşanan dehşet verici iş kazalarını okurken “ya kamuoyuna yansımayıp, varlığından haberdar olamadıklarımız kim bilir daha ne kadardır” diye düşünmek bile insanı ayrı bir dehşete sevk sürüklüyor.
Ezilen, kesilen, düşen, zehirlenen, boğulan, çarpılan, delinen, diri diri gömülen… işçilerin başına gelenlerin boyalı burjuva medyasında hiçbir haber değeri bile yok. Kimi gazetelerde ise ancak “Kısa…Kısa…” şeklindeki üst sütun başlığı altında verilen haberlerin arasındaki satırlara iliştirilmiş olarak kendine yer bulabiliyor. Özgür Müftüoğlu’nun da Evrensel gazetesindeki (9 Eylül 2011) ’deki yazısında belirttiği gibi 19.Dünya İş Sağlığı ve İş Güvencesi Kongresi’nde, işçinin sağlığı ve işteki güvenliği diye bir kavram yok. Sözcükler bilinçli olarak “iş” diye seçilmiştir. “İş”te söz konusu olan kâr çarkının tıkır tıkır işlemesini sağlayacak bir ortam. Oysa Türkiye ve dünyada ücretli çalışanların her gün başına gelen binlerce iş kazası ve kazaların asıl mağduru işçilerin durumuna bakarak, toplantının işçiyi emniyete alabilme çabası olduğu düşünülebilir. Hele hele 19.su yapılan bu kongreye ev sahipliği yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin, bu kongrenin daha önceden tamamı olan 18’ine de katıldığını düşünürsek, sorunun işçiler olmadığı daha iyi anlaşılacaktır. Kendilerini işçi ve patron karşısında tarafsız teftişçi gibi göstermeye çalışan yetkililerin her daim masraftan kaçınan patrondan yana ağırlığını koyduğu bilinmeyen bir şey değildir.
İşçilerin iş yerlerindeki ölüm şekli bilenleri, görenleri dehşete düşürüp “ölümlerden ölüm beğen” dedirtecek tarzdadır. Ulus ve ulus ötesindeki armatörlere dev gemiler yapan Tuzla Tersanesi’nde, Davutpaşa ve OSTİM’de, daha irili ufaklı yüzlerce iş alanlarında yaşanan ölümlü ve yaralanmalı tüyler ürpertici kazalar bile kanıksanıp unutturulmaya çalışılmaktadır. Çapı çevresi fark etmiyor; Büyüyen, büyümeye çalışan inşaat, maden, enerji, tarım, yol hangi alanda olursa olsun hepsinin ortak özelliği işçinin güvenliğinin, işin sürdürülebilirliliğine kurban edildiğidir. Silikozis hastalığına yakalanan kot kumlama işçilerinden 15 liralık maskelerin bile esirgendiği hepimizin malumu. Maden ocakları, HES inşaatları aynı şekilde işçinin can güvenliğini hiçe sayan çalışma koşullarıyla yoluna devam ediyor. Çoluk çocuk ailece tarım işçiliği için yollara düşen aileler yollarda geçirdikleri trafik kazalarında can vermeye devam ediyor.
Daha önce 18 kez yapılmış, şimdi İstanbul’da 11-15 Eylül tarihleri arasında 19. Kez yapılan Dünya İş Sağlığı ve İş Güvencesi Kongresi’nin işçilerin ‘ölümlerden ölüm beğen’ gerçeğini dün değiştirmediğini, yarın da değiştireceğine ilişkin bir iddiasının olmadığını anlamak gerek. ILO gibi çalışanların sorunlarını dert edinen kimi kurumların toplantıya katılıyor olması bu gerçeği değiştirmeye yetmeyecektir. Olaya sermayenin verimliliği açısından yaklaşan patronlar ve hükümetler ile işçilere yakın görünen kimi kuruluşlar kamuoyunu yanıltmaktadırlar. Özellikle Türkiye sicili en kötü ülke konumundadır. Her gün ortalama 3 işçi iş cinayetine kurban giderken, iş başındaki ölüm şekilleri dehşet nitelikler almaktadır. Aşağıda tarihi, yeri bir yana sadece niteliği belirtilen ölümlere baktığımızda bunu anlamak olanaklı olsa gerek… İşte “ölümlerden ölüm beğen” diyebileceğimiz olaylarda iş güvenliği yüzsüzlerinin sorumlu olduğu iş cinayetlerinden örnekler:
• Kayseri Melikgazi’de bir inşaatın 9.katında çalışan 38 yaşındaki işçi, çaktığı kalıpla birlikte düşerek can verdi.
• Nakliye asansörü işçinin üzerine düştü. İşçi, olay yerinde can verdi.
• Elazığ’ın Alacakaya ilçesi Kef Mevki’inde taşeron firma tarafından çalıştırılan krom ocağındaki işçi Natik Erol(37) üzerine kaya parçası düşmesi sonucu hayatını kaybetti.
• HES inşaatında çalışan bir işçi baraj kapağına kalıp yapma sırasında 7 metre yüksekten yere çakılarak öldü.
• Mersin’de bir hububat atölyesinde üzerine hububat dolu çuval düşen genç kız (15) ezilerek can verdi.
• İzmir Karşıyaka’da çalıştığı inşaatın ikinci katından, zemin kattaki demirlerin üzerine düşen işçi, ayağına demir saplanması sonucu yaşamını kaybetti.
• Maraş’ın Elbistan kazasında özel bir temizlik firmasına bağlı olarak çalışan çöp kamyonu takla atınca 1,5 ay önce işe girmiş bulunan kamyon şoförü öldü.
• Yozgat’ta yol çalışması yapan işçilerin üzerine toprak göçtü. İki işçi hayatını kaybetti.
• 10 yıldır kot kumlamada çalışan 3 çocuk babası 23 yaşındaki silikozis hastası Murat Aydın yaşamını yitirdi.
• Sivas’ın Hafik ilçesinde taş ocağında iş makinesi operatörü olan genç işçi, aracın üzerine kaya yuvarlanması sonucu feci şekilde can verdi.
• Giresun’un Yağlıdere ilçesinde yol inşaatında çalışan işçilerden biri üzerine istinat duvarı çökmesi sonucu öldü.
• Biçerdöver’in ezdiği tarım işçisi öldü.