Kriz ve Hayatta Kalma/Savunma Araçlarından Biri Olarak Kooperatifler - Çetin Durukanoğlu

1- Kriz, krize karşı örgütlenme

2008’de başlayan krizin önce ABD, sonra Avrupa ve şimdide “yükselen piyasalarda” sürmesi, piyasalara pompalanan milyarlarca dolara rağmen durgunluğun sürekli hale gelmesi tabii ki en kırılgan ekonomik göstergelere sahip Türkiye’yi de etkisi altına aldı. 2019 için daralma verileri şimdiden gelmeye başladı.

Bu koşullar altında krize karşı genel bir direniş hattı örgütlemekten uzak olan işçi emekçi kesimlerde krize yönelik direnme eğilimleri filizlenmeye başladı. Nedir bu direnme eğilimleri? Birincisi işten çıkarmalara karşı ortaya çıkan direnişler, ikincisi örgütsüz yerlerde sendikalaşarak sürdürülen örgütlenme mücadelesi üçüncüsü işten atılmalara karşı sürdürülen direnişler. Flormar, Cargill, Real Market, Tariş Dördüncüsü ise temel gıda ürünlerine ulaşmak için örgütlenen dayanışma ağları, kooperatif örgütlenmeleridir. Bosch Çalışanları Tüketim Kooperatifi Bursa’da kooperatif mağazasında “nitelikli gıda herkesin hakkıdır” perspektifi ile hareket etmekte, doğrudan üretici köylü kooperatiflerinden alacağı yeni bir kooperatif örgütlenmesine de yönelmektedir. Düzce İşçi Yardımlaşma Derneği Düzce’de işçilere kilosu 50 kuruştan 120 ton patates ve 6 ton şekeri 10 kilosu 15 Tl’den şeker getirip dağıtmıştır.

Kooperatif örgütlenmesi mevcut siyasi iktidardan, devrimci sosyalist harekete, işçi hareketinden üretici köylü hareketine ve konu üzerine kafa yoran düşün insanlarına kadar geniş bir yelpazede gündeme giriyor. İktidar sermaye ilişkileri çerçevesinde finans, sigorta, bankacılık ve hizmet sektöründe kooperatifler kurulmasını önemsemekte bunu yeni bir kalkınma stratejisine bağlamak eğilimindedir. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, uluslararası standartlara ve küresel gelişmelere paralel olarak yeni bir kooperatifçilik modeli oluşturduklarını belirterek, "Yeni modelle dezavantajlı grupların istihdamında, kadınların iş gücüne katılımını artırmada sosyal kooperatifler yaygın olarak kullanılmaya başlanacak." dedi.1

Hayri Kozanoğlunun Birgün.net’te yayınlanan “Kooperatifler üzerine düşünmek” yazısı, Güner Yanlıç’ın Yeni Yaşamdaki “Kooperatifçilik” yazısı, Evrensel.net’te yayınlanan “Birlik ve Kooperatiflerin Önemi” başlıklı yazı, Eğitim Üretim ve Sanat Derneğinin “Sosyal Ekonomi ve Yeni Kooperatifçilik Hareketleri” yazısı, Gazetepatika8.net’te yayınlanan “Üreticiden Tüketiciye Kooperatifler ve Kömünler” yazısı, Kilikya haberde yayınlanan “Krizlerin Panzehiri işçi Kooperatifleridir” yazısı, sendika63.org’ta yayınlanan Cem Seymen, “Köy Kooperatifleri ve Radikal Reformlar” yazısı, Karasaban.net’te yayınlanan Adnan Çobanoğlu’nın “Şirket Alternatifi olan kooperatifler kapitalizme de alternatif midirler?” başlıklı yazısı mevcut ekonomi politikalarının yarattığı yıkımlara karşı işçi emekçi saflarında gelişen eğilimlere yönelik farklı siyasi görüşlere sahip insan ve çevrelerin ilgisini göstermektedir.

Ovacık Belediyesi’nin Kooperatif üzerinden yürüttüğü çalışmalar ve Dersim’de Belediye başkanlığı için ayrı bir ekiple seçime girme kararı alınması kooperatif ve kooperatifçilik üzerine tartışmaları siyaset-kooperatif alanında alevlendirdi. Metin Çulhaoğlu “Kooperatif: Ne o ne bu” başlıklı yazı ile tartışmaya dahil oldu. Yeni yaşam gazetesinde konuya ilişkin yazılar yazılmaya başlandı. Gazetepatika8.com’da Ovacık deneyimden yola çıkarak Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun siyaset-kooperatif-belediyeciliğe bakışı üzerine yazılar yayınlandı.

Tartışmayı sağlıklı yürütmek açısından konunun tarihsel gelişimi, kooperatif örgütlenmesinin ikili karakteri, sosyalistlerin konuya bakışını ve günümüzde neyin ve nasıl yapılacağını tartışmaya ihtiyacımız var.

2- Kooperatif örgütlenmesinin tarihsel gelişimi

İşçi sınıfının 1831 Lyon ve 1830 Silezya ayaklanması ile tarih sahnesinde görünmesi giderek sınıfın hayatta kalma örgütlenmelerini oluşturmasını sağlamıştır. İşçi birliklerinin 1700’lerin ikinci yarısından itibaren sürdürdüğü mücadele daha kalıcı örgütlenme modeli olan sendikaların ortaya çıkmasını sağlamış, sert geçen mücadelelerden sonra 1834 yılında İngiltere’de farklı sendikalar ulusal kongre ile birleşerek başkanlığını Robert Owen’ın yaptığı Büyük Ulusal Birleşik Sendikasını kurmuşlardır. Aynı yıl içinde resmi olarak tanınmışlardır. Sendikaların ulusal düzeyde örgütlenmesi ile Rober Owen’ın kooperatif köy ve tüketim örgütlenmelerinden ilham alan 28 dokuma işçisi, 21 Aralık 1844 yılında İngiltere’de Rochdale kasabasında “Rochdale Öncüleri” adı verilen tüketim kooperatifini kurmuştur. Bu kooperatif işçi sınıfının kurduğu ilk kooperatif örgütlenmesidir. Rochdale Öncüleri, kooperatiflerinin iyi işleyebilmesi için bazı ilkeler kabul etmişlerdir. Bu ilkeler zaman içinde bazı değişimler göstererek bugün de kooperatifçilik hareketinin ilelerinde varlığını dürdürmektedir.

1838 yılında İngiltere’de Halkın Bildirisini yayınladıkları için Çartist olarak adlandırılan işçi hareketi ülke çapında örgütlenmiş, siyasal talepleri olan bir hareketti. Giderek kıta Avrupası’nda işçi sınıfının siyasal örgütlenmelerinin yaygınlaşması sendikal ve kooperatif hareketi ile birlikte gelişti. Sendikaların ve kooperatiflerin büyüme sürecine işçi hareketinin siyasallaşması süreci eşlik etmiş, yeni bir toplum tartışmalarını pratiğe dönüştüren deneyimler ve düşünce sistemlerinin gelişimi kooperatifler ile yeni toplumun ilişkisini de pratik bir soruna dönüştürmüştür 1862’de bu tür üretim ve tüketim kooperatiflerinin sayısı 450’ye, üye sayıları 90.000’e ulaşmıştı.

Aynı tarihsel dönemde Almanya’da 1848’de Esnaf ve kredi kooperatifi, 1849’da ise ilk köylü hayvan temin kooperatifi kurulmuştur. Bu Kooperatif 1872 yılında Kooperatif Bankasını kurmuştur. Fransa’da ise 19.yy’da tarımsal üretim kooperatifleri kurulmuştur.

Kooperatiflerin hızla yaygınlaşması sonucu 1895’te farklı ülkelerden gelen delegelerin katılımı ile Uluslararası Kooperatifler Birliği kuruldu. Birlik iki paylaşım savaşının yaşandığı dünyada varlığını sürdürmüş ve bugünde dünya çapındaki önemli örgütlerden biri olarak varlığını sürdürüyor.

Türkiye’de kooperatifçiliğin tarihsel gelişimi

Osmanlı döneminde başlayan Memleket Sandıkları ve sonra 1930’lardaki gelişmeleri anımsayarak asıl kooperatifçilik hareketinin gelişiminin 1960’lar olduğunu çok rahat söyleyebiliriz. 1960’larda Almanya’ya gönderilecek iş gücü için gidecek yerleşim birimlerinde kooperatif olması şartı birçok yerde tarımsal kalkınma kooperatiflerinin kurulmasının önünü açtı. Öncekiler gibi buda devletin yönlendirilmesi ile kurulan kooperatiflerdir.

60’lı yıllarda işçi hareketine paralel olarak gelişen sosyalist hareket özellikle 70’lerden itibaren kooperatif örgütlenmelerine katkı vermeye başladı. Demokratik bir köylü örgütlenmesi olarak Türkiye Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatif Birlikleri Merkez Birliği (Köy-Koop) ve demokratik bir halk örgütlenmesi olarak Halk Tüketim Kooperatifleri ( Halk-Koop) kuruldu.

Köy-Koop deneyimi; “Merkez Birliği nasıl birlikler tarafından kurulmuşsa, birlik de genel kurul tarafından seçilen yönetim kurulu tarafından yönetilmiştir. 1974 yılı genel kurulu yepyeni bir ekibi yönetime getirmiştir. Ahmet Altun, M. Hadi İlbaş, Aslan Eyice, Mustafa Başer, Nedim Tarhan, Tuncer Ergüler, Cemal Temelli, Ethem Beydoğan ve Veli Bektaş. Birlik Genel Müdürlüğü görevini de Gürmen Gökten yürütmüştür (Kozanoğlu 1995). Türkiye’de demokratik kooperatifçilik hareketini başlatıp geliştiren işte bu ekiptir. M. Hadi İlbaş bu ekip için “kooperatif misyonerleri” demektedir.” “Demokratik halk kooperatifçiliği gücünü ilk olarak 1975 yılında traktör kavgasında göstermiştir. Köy-Koop, hareketinin bugün hâlâ anlatılan efsaneleşmiş etkinliği Romanya’dan on iki bin beş yüz (12.500) traktör ithal etmesi ve bu traktörleri piyasa fiyatının yarısına yakın bir bedelle çiftçiye ulaştırması olmuştur.”

“Köy-Koop olarak 54 ildeki birlikler kanalıyla 800 kadar halk pazarı açılmıştır. Ülke düzeyine dağılmış olan halk pazarları gelişmeye başlamış ancak, halk pazarlarına halka sunulmak üzere temel tüketim malları temininde zorluk çekilmiştir. Köy-Koop kendi ortaklarının ürünlerini pazarlamaya özen gösterirken, Tarım satış kooperatifleri, KİT’ler ve diğer kamu kuruluşlarının elinde bulunan temel tüketim mallarının dağıtımını da üstlenmesi ve Köy-Koop halk pazarlarının desteklenmesi önerilmiştir (Tarhan 1979).”2

Diğer yandan aynı dönemde işçi hareketinde de kooperatifçilik uygulanmaya başlandı. Türk-iş’in büyük bir bölümü sermaye işbirlikciliği olan 24 çalışma ilkesinden birisi de kooperatifçiliktir. Türk-iş diğer ilkelerinde olduğu gibi bunu da sermaye işbirlikçiliğinde kullanmaktadır. Örneğin Türk-iş’e bağlı Ereğli Demir Çelik Fabrikaları’nda örgütlü bulunan demir çelik işçilerinin kurduğu tüketim kooperatifinin adı MetalKOOP AVM’dir. Peki Türk-iş kooperatifçilik alanına nasıl girmiştir. 1974 yılında Asya-Amerika Hür Çalışma Enstitüsü (AAFLI) ile yaptığı anlaşma ile 1993 yılına kadar eğitim ve araştırma çalışmaları sürdürmüştür. 1996 yılında bu proje bitmiştir. Diğer yandan anlaşmadan sonra 1975 yılında Türk-iş Kooperatifçilik fonu oluşturulmuş, 1980 yılında Türk-iş kooperatifçilik Bürosu kurulmuştur. Tüketim ve konut kooperatifçiliği ile sınırlı kalan bu çalışma tüketim kooperatifleri merkez birliğininin kurulmasına ön ayak olmuştur.

DİSK’e bağlı sendikalar konut kooperatifçiliği ile ilgilenmiştir. DİSK, 1970’lerde faaliyet sürdüren Halk-Koop örgütlenmesine destek veren işçi konfederasyonlarından biriydi. Sahip olduğu 5 katlı binanın kullanımını Halk-Koop’a verdi. Töb-Der, Halk-Koop’ların gelişiminde, örgütlenmesinde önemli bir rol oynadı.

HAK-İŞ sadece iki konut kooperatifi deneyiminde bulundu.3

12 Eylül askeri-faşist darbesinden sonra kooperatifçilik hareketi diğer toplumsal örgütlenmeler gibi darbe aldı. Örgütlenmeler yasaklandı, aktif faaliyet yürütenler tutuklandı ya da aranır duruma düştü. Devlet örgütlenmeleri olarak kurulan kooperatifler varlıklarını sürdürdüler. 1990’ların başından itibaren bazı fabrikalarda işçi tüketim kooperatifleri de kurulmaya başlandı.

Dünyada kooperatiflerin üretim ve istihdamdaki yeri

145 ülkede 1 milyarın üzerinde ortak ve müşteriye sahip 2,6 milyon kooperatif mevcuttur. Kooperatiflerin sahip oldukları toplam varlıkların değeri 19,6 trilyon dolardır. Dünya genelinde kooperatiflerin yıllık geliri, küresel gayrisafi yurtiçi hasılanın %4,3’üne eşit ve 2,98 trilyon dolardır.

156 ülkeyi kapsayan veriye göre dünya ölçeğinde, tam zamanlı ve yarı zamanlı olarak kooperatifler de istihdam edilenlerin sayısı en az 279,4 milyon kişidir. Kooperatiflerde ya da kooperatiflerin faaliyet alanında istihdam edilenlerin sayısı dünyada çalışan nüfusun %9,46 sıdır.

En yaygın kooperatif türü tarım kooperatifleridir. Küresel tarım ürünlerinin %50'si kooperatifler tarafından üretilmekte ve dağıtılmaktadır. Yeni Zelanda, Hollanda, Fransa ve Finlandiya’da ulusal gelirin %10’undan fazlası kooperatifler tarafından üretilmektedir. Kore’de su ürünlerinin %70’ini; Brezilya’da tarımsal ürünlerin %40’ını; Bolivya’da tasarrufların %25’ini; Kolombiya’da sağlık sektörünün %25’ini; Singapur’da perakende sektörünün %55’ini, Danimarka’da %35’ini ve Macaristan’da %15’ini kooperatifler karşılamaktadır. Bangladeş’te kırsal elektrik kooperatifleri 28 milyon insana hizmet sağlamaktadır; ABD’de 900 kırsal elektrik kooperatifi ülkede elektrik dağıtım hatlarının nerdeyse yarısına sahiptir ve 37 milyon insana hizmet etmektedirler. Hollanda’da kooperatiflerin tarım pazarındaki payı yüzde 90’ı buluyor. Yeni Zelanda’da süt ve süt ihracat piyasasının yüzde 95’i, et piyasasının yüzde 70’i, tarımsal üretimin yüzde 50’si, gübre piyasasının yüzde 70’i kooperatiflerin elinde. Norveç’te süt kooperatifleri süt ürünleri üretiminin yüzde 99’unu karşılıyor.4

Dünyada kooperatiflerin üretim sürecindeki ve istihdamdaki payları düşünüldüğünde kapitalist üretim ilişkileri içinde temel bir sorun olmadan varlıklarını sürdürebildiklerini görüyoruz. Diğer yandan mülkiyetin bireysel biçimine karşı bir olgunun her zaman kapitalist üretim ilişkileri içinde filizlendiğini ve varlık bulduğunu görüyoruz.

Konuyu anlaşılır kılmak için 2001 krizi döneminde Arjantin’de yaygınlaşan işgal fabrikaları hareketi işgal et! Diren! Üret! Sloganı ile onlarca fabrikada üretime yeniden başladı. Kitle hareketinin geri çekilme döneminde bu fabrikaların eski sahiplerinin geri istemesi ile büyük bir bölümü kooperatif fabrikalarına dönüşmek için uzun bir yasal mücadele yürütmek zorunda kaldılar. Fransa’da Lipton Fralib Çay Fabrikasını kapatma kararı alınca işçiler fabrikanın yönetimini üstlenerek çalışır hale getiriyorlar ve herkesin eşit ücret aldığı bir kooperatif fabrikasına çeviriyorlar. Bu deneyimler patronlara ihtiyaç olmadan üretimin mümkün olduğunu gösteren işçi örgütlenmeleri olarak ortaya çıkmaktadır. ABD’leri New York’ta 70’lerin başlarında kurulan Park Globe Gıda Kooperatifi bugün varlığını sürdüren kooperatif ürünlerinden alabilmek için her ortağın 2 saat 45 dakika kooperatif için çalışması gereken bir kooperatif örgütlenme modelidir. İşlerin koordinasyonu için 20’ye yakın tam zamanlı çalışan 16.000 ortağın iş planını düzenlemektedir. Modern teknoloji, gönüllü emek ve tam zamanlı çalışmanın çok iyi uyumlu hale getirildiği bir model olarak önemli fikirler vermektedir.

Türkiye’de kooperatiflerin üretimdeki yeri

ILO verilerine göre Türkiye’de 422.994 ortağıyla, 30 farklı türde, 53.259 kooperatif var. Faaliyet alanına göre kooperatif sayılarına bakıldığında en çok kooperatif, konut yapı alanında bulunmaktadır. Tarımsal kalkınma kooperatifleri ve motorlu taşıma kooperatifleri ikinci ve üçüncü sırada yer almaktadır. Ortak sayısına göre ilk üç sırada pancar ekicileri kooperatifleri, konut yapı kooperatifleri ve tarım kredi kooperatifleri bulunmaktadır. Kooperatiflerin yıllık toplam cirosu 300 milyon Avrodan fazladır. Ciroya göre en büyük üç kooperatif Pankobirlik, Tarım Kredi ve Farma Lojistik’dir. Türkiye en çok kooperatife sahip ikinci Avrupa ülkesi olmasına karşın ortak sayısı, çalışan sayısı ve yıllık ciro sıralamalarında ilk üç ülke arasında yoktur.

Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri Türkiye tarım üretiminin ancak %2’sine yakını karşılamaktadır.5


Türkiye’deki kooperatiflerin ekonomideki yeri dünya ortalamasının altında seyretmektedir. Buda özellikle 12 Eylül 1980 askeri-faşist darbesinden sonra devlet kooperatifçiliğinin yolunun açılması ile kooperatif örgütlenmelerinde bürokratlaşma, kastlaşma artmış ve ortaklarının olmadığı biçimsel olarak varlığını sürdüren kooperatifler olmuşlardır.

İçinde yaşadığımız dönemde dayanışmacı temelde yeni kooperatifler üretim ve tüketimin çok farklı alanlarında kurulmaya başlandı.

3- Kooperatiflerin ikili karakteri

a- Sermayenin ve devletin kooperatiflere bakışı

Kooperatif örgütlenmesinin ikili karakterinden biri kooperatifi mevcut kapitalist üretim ilişkileri içinde tanımlayan kooperatif işletme tanımıdır.

Kooperatif işletme tanımı sürdürülebilir kalkınma, sosyal girişimcilik, devlete bağımlılık, anonim şirket gibi çalışma özelliklerini içinde barındırır. Ticaret Bakanlığı’na bağlı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nün 2017’de yayınladığı Kooperatifçilik Raporu 2016’da “Kooperatifler; atıl kaynakların harekete geçirilmesi, sermayenin tabana yayılması, dezavantajlı kesimlerin kendini ekonomik ve sosyal güvenceye alarak ekonomiye dahil olması ve küçük girişimlerin birleşerek büyük aktörlere dönmesini sağlama noktasında en etkili girişim modeli olarak öne çıkmaktadır. Tüm dünya genelinde hissedilen ekonomik kriz zamanlarında da kooperatifler faaliyetlerini hız kesmeden sürdürmeyi başarabilmiştir.” diye tanımlamaktadır. Türkiye’de, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu (2004 yılında yapılan değişiklik sonrası) kooperatifleri şöyle tanımlamaktadır: “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.”

Ticaret Bakanlığı’na bağlı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, bu alanda yeni bir strateji geliştiriyor. Kooperatifçilik Strateji ve Eylem Planı, Türkiye’de kooperatifçiliğin zayıf olmasının asıl nedeninin kamunun görevlerini yapmaması olarak tespit etmesine rağmen yeni yaklaşımda eskisinden çok farklı değil. Yeni kooperatif türleri finans, sigorta, bankacılık başta olmak üzere hizmet sektöründedir. Ayrıca kooperatiflerde ortaklar dışında yönetici olabilecek yasal düzenlemeler yapılması düşünülmektedir. Yeni hal yasası ise hal yönetimlerinin kurulacak olan A.Ş’e bırakılmasını öngörmektedir. Hal yasasının görüşüldüğü meclis çalışma grubuna kooperatifler alınmamıştır. Devletin öngördüğü kooperatif modeli anonim şirket gibi işleyen modeldir. Fortune 500 En Büyük Sanayi Kuruluşları listelerinde kooperatifler ve iştirakleri, Trakyabirlik, Bursa Eczacılar Kooperatifi, İzmir Eczacılar Kooperatifi, Konya Şeker San. ve Tic. A.Ş., Kayseri Şeker San. ve Tic. A.Ş., Gübre Fabrikaları T.A.Ş., Ecza Koop. Farmalojistik A.Ş., İstanbul Eczacılar Kooperatifi, Marmarabirlik’tir.6

Devletin imzalayarak uygulama yükümlülüğü altına girdiği Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Anlaşmaları uluslararası ticarette ve tarım uygulamalarında uygulanacak kuralları belirlemektedir. Taraf ülkeler bu kurallara uymadıkları zaman bunun yaptırımları olmaktadır. Türkiye tarımında teşviklerin desteklerin kaldırılması, Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO)’nun tasfiyesi ile çiftçi tüccarın insafına terk edilmiş, gıda toptancısı ve perakendecisi olan şirketler sözleşmeli çiftçi uygulaması ile çiftçiyi kendisine bağlamıştır.

Bu politikalar doğrultusunda kooperatifçilik tasfiye edilmiş, tarımda tekelleşme ve kapitülasyonun yolunu açan önlemler alınmaya başlamıştır. Miras yoluyla toprak küçülmesini önlemek için asgari sınır kanunla belirlenmiştir. Bankaların köylüye verdiği krediler yoluyla köylü bankalara toprağını kefil ederek borçlandırılmıştır.

Kooperatifçilik Strateji ve Eylem Planında Türkiye Kooperatifçilik Vizyonu “Güvenilir, verimli, etkin ve sürdürülebilir ekonomik girişimler niteliğini kazanmış bir kooperatifçilik yapısına ulaşmak” olarak tanımlanmıştır.

Kooperatifçilik ile ilgili yapılan anketin sonuçlar bölümünde Tehditler başlığı altında sıralanan başlıklar devletin kooperatifçiliğe bakışını ortaya koymaktadır. “Kooperatiflere yönelik devlet desteklerinin giderek azalması, ilgili Bakanlıklar dışında kalan kamu kurumlarında kooperatifçiliğin gelişimi ile ilgili yapılan çalışmaların yetersizliği veya bu konulara arzu edilen ölçüde ilgi gösterilmemesi,

Bazı alanlarda kooperatiflere tanınan avantajların, değişik faktörlerin etkisiyle ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar, Sivil toplum kuruluşlarının (sendikalar, meslek odaları, tüketici dernekleri vb.) kooperatifçiliğe olan ilgisinin giderek azalması, Şirket birleşmeleri yolu ile yaratılan ekonomik ölçek büyüklüğünün kooperatiflerin rekabet gücünü ve pazar paylarını olumsuz yönde etkilemesi,

Çok uluslu şirketlerin kooperatiflerin “yerel” düzeydeki üstünlükleri ve ayrıcalıklı durumları için bir tehdit oluşturmaları, Artan küresel ve ekonomik riskler, SWOT Analizi (Zayıf Yanlar ve Tehditler) Öncelikli Sorun Alanları başlığı altında sıralanan saptamalar devletin konuya yaklaşmasının sonuçlarının sıralanmasını getirmiştir, Etkin ve sürdürülebilir bir kooperatifçilik politikası oluşturulmasında yaşanan eksiklikler, Kamunun genel gözetim, düzenleme, denetim ve yaptırım konusunda yaşadığı yetersizlikler; kaynak, yetki ve yeniden organize edilmeleri ihtiyacı, kooperatiflerin sosyal ve ekonomik önemine ilişkin istatistikî verilerin yetersizliği, Kooperatiflere yönelik devlet desteklerinin giderek azalması, ilgili Bakanlıklar dışında kalan kamu kurumlarında kooperatifçiliğin gelişimi ile ilgili yapılan çalışmaların yetersizliği veya bu konulara arzu edilen ölçüde ilgi gösterilmemesi, Bazı alanlarda kooperatiflere tanınan avantajların, değişik faktörlerin etkisiyle ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar.7

b- Emeğin kooperatiflere bakışı

Kooperatif; ortak ekonomik, sosyal, kültürel ihtiyaçları karşılamak üzere gönüllü olarak bir araya gelen insanların oluşturduğu, demokratik olarak işleyen dayanışma ekonomileri olarak tanımlanan modellerden biridir. Patronsuz kolektif üretim ve tüketimi örgütlemektedir.

Kooperatifin bu tarz işleyişi dayanışmacı ve kolektif temelde kapitalist üretim ilişkileri içinde özel mülkiyet olmaksızın hayatın mümkün olduğunu gösteren filizler olarak ortaya çıkar. On yıllardır alternatifimiz yok diyen özel mülkiyet üzerine kurulu üretim ilişkilerinin yapısal ve sürekli hale dönüşen krize cevap verememesi üzerine ortaya çıkan kolektif hayatta kalma mekanizmalarıdır. Hayatın birlikte omuzlanması faaliyet yürüten alandan başlamak üzere sistemin sorgulanmasının da temelini oluşturmaktadır. Kapitalist üretim ilişkileri içinde faaliyet gösterilmesi sürekli tekelci sermaye gruplarının baskısı altında olunacağını göstermektedir. Uluslararası Kooperatifler Birliği’nin temel yedi ilkesi tekelci sermaye gruplarına karşı hayatta kalma ve savunma örgütleri olarak uzun bir tarihsel mücadele sürecinden gelmektedir.

18.yy işçilerin hayatta kalmak için geliştirdikleri ilk örgütlenmeler sendikalar ve işçi tüketim kooperatifleridir. “Sanayide çalışan işçiler 18. yüzyıl boyunca toplu eylemlere, giderek artan bir şekilde katıldılar. Zaman zaman, ücretleri veya çalışma saatleri ile ilgili olarak olumsuz bazı hareketlerle karşılaştıklarında, yerine göre civardaki bir han odasında bir araya geliyor, sorunlarını konuşup tartışıyor, birlikte mücadele veriyor, mesele çözüme kavuştuktan sonra da dağılıyorlardı. Ancak, bazı mesleklerde, hasta ve işsiz üyelere yardım eden devamlı işçi birlikleri vardı. Bunlardan bazıları, asgari bir ücret tespiti yolundaki taleplerini işverenlere kabul ettirebilecek, birliğe üye olmayanların istihdam edilmelerini engelleyecek, çıraklar için asgari bir çalışma yaşı sınırı belirleyebilecek ve yeni makine ve tekniklerin uygulanmasını engelleyecek kadar güçlü idiler. Zaman zaman şiddete başvurmaktan da çekinmiyorlardı. Ülkenin başka bölümlerinde iş arayan bir sendika üyesi, oradaki sendika üyeleri tarafından kollanıp gözetiliyordu. 18. yüzyılın son on yılı, işçilerin örgütlenmesi bakımından büyük bir artışa şahit oldu”.

İngiltere'de sendikalar 1824 yılına kadar yasa dışı idiler. (Kıta Avrupası’nda ise, bundan kırk hattâ daha uzun yıl sonra bile yasa dışı olarak kaldılar). 1824'te yapılan bir parlamento soruşturmasında, işçi birliklerini yasaklama girişimlerinin düşmanlık ve güvensizlik duygularını artırmaktan başka bir işe yaramadığı ve işçileri şiddete yönelterek toplumun huzurunu bozduğu kaydediliyordu. Bunun üzerine, işçi birleşmelerini yasaklayan kanunlar iptal edilerek (1824), işçi kuruluşları yasal bir hale geldiler ve fesat kuruluşları olma şaibesinden de kurtuldular. Tarihî gelişim içinde İngiliz işçi hareketi üç tekerlek üzerinde ilerledi: 'Sendikacılık, Kooperatifçilik ve Politika. Sendikalar, işçilerin ücret ve çalışma şartlarına ilişkin haklarını korumaya ve geliştirmeye çalışırken; kooperatifler de tüketim alanında işçilerin iktisadi durumlarını geliştirerek, daha iyi bir hayat seviyesine yükselmelerini sağlamada onlara yardımcı oldu.8

19.yy’da gelişen sosyalist hareket hayatın her yönünü örgütleme perspektifi ile sendikalar, kooperatifler, kültür merkezleri, spor kulüpleri kurmaya başlamışlardı. Geniş emekçi yığınların örgütlenmesinde kooperatifler önemli bir araç olarak işlev görmüştür.

Sendikalar ile kooperatiflerin arasındaki işbirliğinin başladığı İngiltere’de grev dönemlerinde kooperatifler işçilerin gereksinim duyduğu malları tutarı sonradan ödenmek üzere kredili olarak satmışlardır. Sendika kooperatif ilişkisi Almanya’da sendikalar birliği ile tüketim kooperatifleri birliğinin güçlerini birleştirerek halk sektörü adı verilen bir sosyo-ekonomik hizmetler sektörü oluşturmaları şeklinde olmuştur.

Yeni toplum, sosyalizm ve kooperatifler tartışması

Marx gelişen işçi kooperatiflerini değerlendirirken, bu yeni çabayı işçilerin mevcut üretim ilişkilerini devrimcileştirmek için attıkları önemli bir adım olarak görür. Ayrıca bu çabanın eski üretim ilişkileri içinde filizlenen yeninin ilk nüveleri olarak değerlendirmekte ve bunun devlet yardımı ile kurulan kooperatiflerle hiçbir ilgisinin olmadığını söylemektedir.9

Özellikle Alman Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nde sendikalar ve kooperatiflerin sosyalist toplumun temeli olacağını savunan Berstein’a karşı yürütülen mücadelede Rosa Luxemburg sadece kooperatifler üzerine kurulacak bir sosyalizmin imkansızlığını göstermiş, ayrıca mevcut kapitalist üretim ilişkileri içinde de ancak üretim kooperatiflerinin kendilerini destekleyen tüketim kooperatifleri olduğu zaman ayakta durabileceğini söylemiştir.10

Ekim Devrimi’nden sonra kooperatif örgütlenmesi yeni inşa edilen toplumsal sürecin kaldıraçlarından biri oldu. Lenin "Bizim toplumsal düzenimizde kooperatifsel işletmeler, kolektif işletmeler olarak özel kapitalist işletmelerden ayrılır; fakat eğer devlete, yani işçi sınıfına ait olan toprak üzerinde kurulmuş ve üretim araçlarıyla donatılmışlarsa, sosyalist işletmelerden ayrılamazlar"11 diyerek konuya bakışlarını ortaya koymuştur. Lenin bu makalesinde “seyyar satıcılık” olarak geçmişte alay ettiğimiz dediği kooperatifleri yeni bir toplumun inşasında bir kaldıraç olarak kullanılmasının önemine dikkat çekiyor.

Tabi ki burada kooperatifler üzerine yapılan tartışmanın ekseni, işçi sınıfının mevcut kapitalist düzenini devlet aygıtını parçalayarak yıkması hedefi ile çok yakından ilgilidir. Yani mevcut düzeni yıkmak yerine kooperatifler vasıtasıyla yeni bir toplumun kurulacağını söyleyen siyasetin eleştirisidir. Üretimin toplumsal niteliği ile mülkiyetin bireysel niteliği arasındaki temel çelişkiye sahip olan kapitalizmin uzun tarihsel gelişimi sürecinde sendikalar nasıl sınıf bilinci kazanmanın yerleri olmuşsa aynı mücadele süreci içinde kurulan kooperatiflerde, anonim şirketler gibi kapitalizmin tarihsel sınırını gösteren öz deneyimlerdir. Kapitalizm tarihsel sınırlarını göstermede kooperatif demokratik ve katılımcı özellikleri ile pozitif bir biçimken anonim şirket sermaye gruplarının az bir sermaye ile çok daha fazla sermayeyi kontrol ettikleri negatif bir biçimdir.

Ekim Devrimi sonrasında Sovyetler Birliği’nde kooperatifler önemli bir sosyalist mülkiyet biçimi olarak önem kazanmışlardır. Ekim Devrimi ile birlikte devrimci dalga bütün yer küreye yayılmaya başlamıştır. Bu koşullar altında Komünist Enternasyonal (Komüntern) işçi hareketinin kooperatiflerde çalışması üzerine temel bir perspektif çıkarmıştır. “ 1. Proleter devrim çağında, devrimci kooperatifler önlerine iki hedef koymalıdır:

a. Siyasal iktidarı ele geçirme mücadelesinde, işçilere yardımcı olmak.

b. İktidarın zaten ele geçirilmiş olduğu yerlerdeyse, işçilerin sosyalist toplumu örgütlemelerine yardımcı olmak”.12

İşçi hareketinin ilk geliştiği İngiltere’de sendika, kooperatif ve siyasal örgütlenme nasıl ihtiyaçlar temelinde aynı tarihsel dönemde ortaya çıkarak bu üç alandaki örgütlenmenin birbirinden bağımsız olarak ele alınmayacağını tarihsel olarak ortay koymuşlardır. Komünist Enternasyonal Kooperatif örgütlenmesi üzerine tezlerde Devrimden önce ve sonra olmak üzere farklı tarihsel koşullarda kooperatif örgütlenmesinin nasıl ele alınacağının çerçevesini belirlemiştir. Tabi ki bu tezleri ele alırken zaman ve mekan mefhumlarını dikkate almamız gerekiyor. İçinde yaşadığımız tarihsel dönem 20.yy’ın başındaki Emperyalizm ve Proleter Devrimden Çağından bazı farklılar taşımaktadır. En önemli farkta Ekim devrimi ile içine girilen proleter devrimler çağı ile 20.yy sonunda çöken Sosyalist inşa deneyimlerinin yarattığı tarihsel koşullardır.

1895 yılında İngiltere’de kurulan Uluslararası Kooperatifler Birliği bugün yeryüzünde halen faal olan bir uluslararası birliktir. Kooperatifçilik hareketinin tarihsel birikimi üzerinden sentezlediği temel ilkeleri bugün kooperatif hareketinin temeli olmayı sürdürüyor.13

1990’larda Sosyalist ülkeler ve halk cumhuriyetlerinin çözülmesi sonucu içine girilen tarihsel yenilgi dönemi işçi sınıfı hareketinde büyük bir gerilemeyi de beraberinde getirdi. Emperyalist-kapitalist sistemin dünya genelinde saldırılarının yoğunlaşmasına neden olan bu gelişme, geniş kent ve kır işçi emekçilerinde savunma örgütleri olarak sendikalar (yeni sendikal örgütlenme modelleri ile birlikte) ve kooperatiflerin birlikte örgütlenerek hayatta kalma mücadelesinde daha belirgin hale gelmelerini sağladı. Bütün bu söylediklerimiz mevcut kapitalist üretim ilişkilerini kökten değiştirecek olan kapitalizmin yıkılmasını hedefleyen devrimci mücadeleyi içermektedir. Merkezi planlama temel ihtiyaçların ve önceliklerin belirlenmesinde asıl olması gerekendir. Yani neyin ne kadar nasıl ve kim için üretileceği sorularına somut cevap veren tabandan örgütlenen bir mekanizmadır. Kooperatiflerde sendikalar gibi geniş işçi-emekçi yığınların kolektif hayatı ve mücadeleyi öğrendikleri bir “birlikte öğrenme” mekanizmalarına dönüşürler, “sosyalizmin pratik okulu” olurlar.

Kooperatif örgütlenmesine nasıl bakmalıyız

İşçi-emekçiler için kooperatif nedir?

Dünyada süren krizin 10 yılı geçmesi ve ufukta herhangi bir iyileşme umudu görülmemesi emperyalist-kapitalist üretim ilişkilerinden kaynaklanan yapısal bir sorun olduğunu giderek daha çıplak biçimde ortaya koymaktadır.

Dünyada kooperatifçilik hareketi giderek ivme kazanıyor. Yaşadığımız coğrafyada ezilen ve sömürülen geniş emekçi yığınlar hayatta kalma ve kendilerini savunma biçimi olarak on yıllardır kooperatiflerin üzerine yapışmış bulunan “buralar üç kağıtçılık, dolandırıcılık, para çarpma” yerleridir söylemleri ile mücadele ederek yeni kooperatifler kurmaya devam ediyorlar.14

Bu kooperatifler içinden çıktıkları koşulların izlerini üzerinde taşımaktadırlar. Ovacık doğal Ürünler Kooperatifi-Ovacık Belediyesi ilişkileri siyaset-kooperatif ilişkilerini, Ovacık Doğal Ürünler Kooperatifi dükkanlarında şirket ürünlerinin de satılmaya başlanması ile ortaya çıkan sorunlar, Tire Süt Kooperatifi'nin endüstriyel hayvancılık biçimlerini kullanması, Panko Birlik’e bağlı Pancar Üreticileri Kooperatifleri'nin kurduğu Konya Şeker Fabrikası Torku markası ile Anadolu Birlik Holding altında faaliyet sürdürmesi, Kadıköy Kooperatifi'nde yaşanan kooperatif işlerinin birlikte yapılmaması sorunlarının çözülmemesi ile bir grubun ayrılmak zorunda kalması, Devrek Güneşi Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nin kur farkı nedeniyle maddi sıkıntı içinde olması, Dayanışma Kooperatifi, Halk-Bes-koop gibi bazı kooperatiflerin siyasal örgütlerin yan kuruluşları olarak kurulması, Hopa Çay Kooperatifi ortaklarının çay kesimini Gürcü göçmen işçilere yaptırması, Dokuz Höyük Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin hayvan yemi olarak gdo’lu ürünler kullanmak zorunda kalması içinden geçtiğimiz koşulların bir sonucu olarak ilk göze batanlardır. Yani kooperatif örgütlenmesi içinde yüzdüğü koşulların bütün özelliklerini içinde taşımaktadır. Sorunlarla açık biçimde yüzleşerek birbirinin deneyiminden öğrenmek dayanışmacı-demokratik bir kooperatif hareketinin birlikte inşa edilmesini kolaylaştıracaktır.

İçinde yaşadığımız tarihsel dönemde, emperyalist-kapitalist üretim ilişkilerinin tarihsel sınırını 20.yy’dakinden çok daha fazla geçmiş bulunmaktayız. Bir yandan kapitalizmi yıkarak yeni bir toplum mücadelesinin temel dinamiklerini ve hedeflerini netleştirirken diğer taraftan işçi emekçilerin her alanda örgütlenmesi için sendikal ve kooperatif örgütlenmelerini dar siyasi çıkarların dışında halk örgütlenmeleri olarak ele almalı, hayatın her alanında kurulması için enerjimizi yoğunlaştırmalıyız.

Kooperatifçilik hareketine siyasal örgüt ve partilerin eğilimi bu siyasi hareket ve partilerin gerçek hayat ile ilişkilenme konusunda bir eğilim içinde olmaları açısından faydalı iken, herkesin kendi kooperatifini kuracağı bir tür dernekçilik olarak ele almaları durumunda dernekçiliğe benzeyen bir kooperatif enflasyonun yaşanması ve kooperatifçilik hareketinin ayakları üzerine durmasını engelleyen bir işlev taşımasıyla karşı karşıya kalabiliriz. Sosyalistler açısından bu alanda süren tartışmaların pek sağlıklı olduğunu söylemek mümkün görünmüyor. Yaşanılan tarihsel dönemin özellikleri ve bu tarihsel dönemdeki sendika ve kooperatif hareketinin nasıl ele alınması gerektiğine ilişkin bir analiz ve tartışmanın üzerinde gelişmiyor yaşananlar. Daha çok sosyalistlerin dışında gelişen kooperatif örgütlenmelerinin görünür olması tartışmaya sosyalistleri de tedricen çekmektedir. Onun için yaşanılan tartışmalar biraz siyasi rekabetin berbat mirası üzerinde giderek elzem hale gelen hayatta kalma örgütlenmelerinden birinin deforme edilmesine yönelik bir kayıkçı döğüşünü andırmaya başladı.

Uygulanan ekonomik politikaların yarattığı sosyal yıkım, sınıf eksenli bir örgütlenme ve mücadele çizgisini dayatmaktadır. Kapitalist sisteme karşı savunma ve hayatta kalma örgütleri olan sendikalar ve kooperatifler bu tarihsel dönemde çok iyi ele alınması ve örgütlenmesi gereken örgütlenme biçimleridir. Sistemin alternatifi yok söylemine karşı; sistemin içinden çıkan, hem sistemle uzlaşma eğilimi hem de kolektif bir bilincin oluşması ve bir tür sistem karşıtı “okul” olma eğilimi taşıyan kooperatif örgütlenmesini, sistem karşıtı “okul” olma işlevi ile ele alarak, konumuz açısından kooperatiflere tarihsel ve güncel olarak bakacak bir perspektif geliştirmeliyiz.

Dünyada ve Türkiye’de demokratik kooperatifçilik hareketinin deneyimlerinden yola çıkarak, içinde yaşadığımız tarihsel dönemin özelliklerini dikkate alan, demokratik bir kooperatif hareketi, dayanışma ekonomileri temelinde inşa edilebilir.

Kooperatif örgütlenmesi bir hayatta kalma, kendimizi savunma biçimi olarak giderek daha fazla ilgi görmeye başlıyor. Bir yandan devlet ve sermayenin çıkarlarına uygun olarak düzenlenmeye çalışılan kooperatif örgütlenmesi ile mücadele ederek diğer yandan Uluslararası Kooperatifler Birliğinin 7 temel ilkesini referans alarak kooperatif örgütlenmesinin sermayeden ve devletten bağımsız olarak gelişmesi için mücadele etmeliyiz. Uluslararası Kooperatifler Birliği’nin 100 yıllık bir deneyimden gelen 7 ilkesi nasıl yol gösteriyorsa 70’lerde temelleri atılan Demokratik Köylü Hareketi Köy-Koop ve Halk Tüketim Kooperatifleri (Halk-Koop), yaşadığımız coğrafyada devletten ve sermayeden bağımsız kooperatif örgütlenmeleri olarak, kendi öz deneyimimiz olarak bize yol göstermektedir

İçinde yaşadığımız dönemde işçi emekçi kesimlerde başta gıda olmak üzere yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmek için doğal gıdaya ulaşmanın yolu olarak işçi tüketim kooperatifleri, halk tüketim kooperatifleri, üretim ve hizmet sektöründe işçi kooperatifleri, tarımda üretim kooperatifleri örgütlenmesine önem vermeliyiz.

Öncelikli olarak kooperatif örgütlenmesinin mevcut durumunu ortaya çıkarmak için veriler toplanıp analiz edilmelidir.15 Kooperatifçilik üzerine tarihsel deneyim ve birikim özellikle KÖY-KOOP ve HALK-KOOP deneyimleri derlenip toparlanmalıdır. Kooperatifçilik alanında çalışanlar düzenli olarak birlikte öğrenme süreçlerine dahil edilmeli, hem güncel hem tarihsel deneyimden yararlanılabilecek birlikte öğrenme mekanizmaları kurulmalıdır. Var olan kooperatifler arasında ilişkiler kuracak formlar, mevcut birlik ve üst birlik biçimlerinin dışında ortak hareket edilebilecek ilişki biçimleri geliştirilmelidir. Kooperatif çalışmaları kapitalist üretim ilişkilerinin işleyişini bilince çıkarak bir öz deneyim olarak ele alınmalı, Kooperatif şirket farkını kapitalist üretim ilişkilerinin sorgulanması perspektifi ile ele alınmalıdır. Bütün bunların ilişkili olduğu demokratik bir kooperatif hareketi örgütlenmelidir.

Dipnotlar:

1 http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/bakan-pekcandan-sosyal-kooperatifcilik-aciklamasi-40971487)

2 http://acikerisim.nku.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/20.500.11776/345/0011412.pdf?sequence=1&isAllowed=y

3 Türkiye’de Sendika Kooperatif İlişkilerinde Temel Sorunlar ve Gelişme Perspektifleri,

http://www.fes-tuerkei.org/media/pdf/Ekonomi%20Forumu/1997/T%C3%9CRK%C4%B0YE%E2%80%99DE%20SEND%C4%B0KA-KOOPERAT%C4%B0F%C3%87%C4%B0L%C4%B0K%20%C4%B0L%C4%B0%C5%9EK%C4%B0LER%C4%B0NDE%20TEMEL%20SORUNLAR%20VE%20GEL%C4%B0%C5%9EME%20PERSPEKT%C4%B0FLER%C4%B0.pdf

4 https://sosyalekonomi.org/kooperatif-istatistikleri/

5 https://sosyalekonomi.org/kooperatif-istatistikleri/

6 Fortune Dergisi ( Türkiye Kooperatifçilik Raporu 2016, http://koop.gtb.gov.tr/data/592ea2dd1a79f514ac499aae/TKR-2016-2017%200804-BASIM.pdf)

7 www.gtb.gov.tr/data/51c7eb1d487c8e0a98f15f9b/t%C3%BCrkiye%20kooperatif%C3%A7ilik%20stratejisi%20ve%20eylem%20plan%C4%B1%20(2012-2016).pdf

8 http://dergipark.gov.tr/download/article-file/9610

9 “Emekçilerin kooperatif fabrikalarının kendisi, fiili olarak örgütlendikleri her yerde, doğal olarak mevcut sistemin tüm eksikliklerini yeniden üretmelerine ve yeniden üretmek zorunda kalmalarına rağmen, eski biçimin içinde yeninin ilk filizlerini temsil ederler”. “İşçilerin kooperatif üretim koşullarını toplumsal ölçekte ve hepsinden önce de kendi ülkelerinde ulusal ölçekte kurma arzuları, sadece mevcut üretim koşullarını devrimcileştirmek için çalıştıkları anlamına gelir ve bunun, devlet yardımıyla kooperatif kurmakla hiçbir ilgisi yoktur. Ama mevcut kooperatif toplulukları söz konusu olduğunda, bunlar ancak işçilerin bağımsız örgütleri olarak kaldığı ve hükümetler ya da burjuvalar tarafından himaye altına alınmadıkları sürece bir değere sahiptir”. İşçi yönetimindeki kooperatif işletmeler üzerine, Karl Marx, http://www.abstraktdergi.net/isci-yonetimindeki-kooperatif-isletmeler-uzerine/

10 “Kooperatifler –özellikle üretim alanındakiler– kapitalizmin ortasında bir melez biçim oluşturmaktadır. Kooperatifler kapitalist ticaret bünyesinde yer alan, toplumsallaşmış küçük üretim birimleri olarak tarif edilebilir”. Üretici kooperatifleri sadece bazı dolambaçlı yollar vasıtasıyla, üretim tarzı ve değiş-tokuş tarzı arasındaki kapitalistlerce kontrol edilen çelişkileri bastırmayı başarırsa kapitalist ekonominin içinde yaşayabilir. Kooperatifler bunu sadece serbest rekabet yasalarının etkisinden yapay olarak kurtularak gerçekleştirebilir. Yani, kooperatifler önceden sürekli bir tüketici çevresi kurarsa, yani, kendilerine sürekli bir pazar temin ederse başarılı olabilir. Bu hizmeti sadece, üretim kooperatifinin kardeşi olan tüketici kooperatifleri sunabilir. … Bağımsız çalışan üretici kooperatifleri başarısız olur ama tüketici örgütleri tarafından desteklenenler ayakta durabilir. (Rosa Luxemburg, İşçi kooperatifleri yeni bir toplumun temelini oluşturabilir mi?, http://www.abstraktdergi.net/isci-kooperatifleri-yeni-bir-toplumun-temeli-olabilir-mi/)

11 4. Baskı, cilt XXXIII, s. 433) Lenin, Kooperatifçilik Üzerine

12 Komünistlerin Kooperatiflerde çalışması üzerine tezler, https://www.kozarsiv.org/komunistlerin-kooperatiflerde-calismasi-hakkinda-tezler/

13 Uluslararası Kooperatifler Birliği

CA 1895 yılında Londra’da kurulmuştur. İlk Milletlerarası toplantı da bu tarihte ICA tarafından Londra’da gerçekleştirilmiştir.

ICA’nın temel amacı, dünya çapında, özerk kooperatiflerin güçlendirilmesi ve geliştirilmesini sağlamanın yanında, kooperatifler arasında karşılıklı yardımlaşmayı ve dayanışmayı sağlayarak kooperatifçiliğin gelişmesine katkıda bulunmak, kooperatifler arası bilgi ve tecrübe değişiminin sağlanması için bilgi derlemek ve kooperatifçiliği uluslararası alanda tanıtmak, yaygınlaştırmak ve savunmak şeklinde özetlenebilir.

Kurumumuzun 1987 yılından beri üyesi bulunduğu Merkezi İsviçre’nin Cenevre Kentinde bulunan ICA’ya 77 ülkeden 200’den fazla üye bulunmaktadır. ICA’nın Amerika, Asya Pasifik ve Avrupa’da Bölge teşkilatları vardır. Ülkemiz de Avrupa’daki kooperatiflerin üye oldukları ICA Avrupa Bölgesine kayıtlıdır.

Bünyesinde tarımdan yapı kooperatiflerine kadar birçok kooperatif sektörünü bulunduran ICA’nın kooperatifçiliğin geniş kitlelere tanıtılmasında rolü büyüktür

Uluslararası Kooperatifler Birliğinin 7 Temel İlkesi

1. Gönüllük ilkesine göre ortak alır

2.Her ortağın bir oy hakkının olduğu demokratik kontrol mekanizmasını kullanır

3.Ortakların ekonomik katılımı ile emekleri ile faaliyetini sürdürür.

4. Bağımlılık oluşturacak kurumlara karşı özerkliğini ve bağımsızlığını korur.

5.Ortaklarının eğitim ve bilgilendirme faaliyetlerini gerçekleştirir.

6.Kooperatifler arası işbirliğini yerel bölgesel ve uluslararası düzeyde gerçekleştirir.

7. Toplumsal dayanışmayı geliştirir. Topluma karşı sorumluluk duygusu ile hareket eder. Toplumsal dayanışma temel ilkesidir.

14 Nurtepe İlk adım Kadın Kooperatifi, Üretici Eczacılar Kooperatifi (FarmaKoop), Çevreci Eczacılar Kooperatifi (Çekoop) Hekimler Sağlık Hizmetleri Kooperatifi (Hekimkoop), Tiyatrocular Kooperatif Girişimi, Devrek Güneşi Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Kavar Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Mezopotamya Kadın Çevre Kültür İşletme Kooperatifi,Tire Süt Kooperatifi, Bisikletliler Hizmet ve Dayanışma Kooperatifi (bisikoop), Ovacık Doğal Ürünler Kooperatifi, Bosch Çalışanları Tüketim Kooperatifi, Hopa Çay Kooperatifi, Of Özçay Tarımsal Kalkınbma Kooperatifi, Boğaziçi Mensupları Tüketim Kooperatifi (Bükoop), Kadıköy Kooperatifi, Dayanışma Kooperatifi, Halk-Bes-Koop, Yeni Hayat Tüketim Kooperatifi, Buca Doğal Ürünler Kooperatifi, İzmir Doğal Ürünler Üretim ve Tüketim kooperatifi yakın dönemde kurulmuş ya da yeniden organize olmuş değişik alanlardaki kooperatiflerden sadece bir kaçıdır.

15 Türkiye’de Kooperatif Örgütlenmesi

a- Ticaret Bakanlığına bağlı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü

b- Türkiye Milli Kooperatifler Birliği

b.1- Üretici Kooperatifleri

Su Ürünleri Kooperatifi Merkez Birliği

Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği

Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği

S.S. Tarım Kooperatifleri Merkez Birliği

Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği

Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği

S.S. Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatif Birlikleri Merkez Birliği

Türkiye Kent Kooperatifleri Merkez Birliği

Marmara Bölgesi Küçük Sanayi Siteleri Yapı Kooperatifleri Birliği

b.2- Tüketici Kooperatifleri

Tüm Tüketim Kooperatifleri Merkez Birliği

b.3- Hizmet ve dayanışma kooperatifleri

Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği

Tüm Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifleri Merkez Birliği

Tüm Eczacılar Üretim, Temin, Dağıtım Kooperatifleri Birliği

Türkiye’de kooperatifler ve ortak sayıları

Faaliyet Alanına Göre Kooperatifler Kooperatif Ortak

1. Konut Yapı Kooperatifi 27.361 1.273.274

2. Tarımsal Kalkınma Kooperatifi 7.201 775.563

3. Motorlu Taşıma Kooperatifleri 5.803 171.265

4. Sulama Kooperatifi 2.523 303.586

5. Tüketim Kooperatifi 2.170 183.463

6. Tarım Kredi Kooperatifi 1.625 1.001.418

7. Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi 1.161 84.035

8. Kredi Kefalet Kooperatifi 1.004 659.406

9. Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi 922 125.632

10. İşletme Kooperatifi 655 116.368

11. Su Ürünleri Kooperatifi 553 30.889

12. Üretim Pazarlama Kooperatifi 408 17.591

13. Karayolu Yolcu Taşıma Kooperatifi 390 7.873

14. Turizm Geliştirme Kooperatifi 309 17.002

15. Tarım Satış Kooperatifi 306 323.596

16. Temin Tevzi Kooperatifi 256 22.807

17. Küçük Sanat Kooperatifi 233 7.770

18. Karayolu Yük Taşıma Kooperatifleri 75 2.117

19. Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi 55 640

20. Eğitim Kooperatifi 49 2.880

21. Pancar Ekicileri Kooperatifi 31 1.448.171

22. Yaş Sebze Meyve Kooperatifleri 29 3.066

23. Gayrimenkul İşletme Kooperatifi 26 922

24. Yayıncılık Kooperatifi 23 508

25. Yardımlaşma Kooperatifi 18 13.449

26. Deniz Yolcu Taşıma Kooperatifi 17 381

27. Yenilenebilir Enerji Üretim Kooperatifi 13 95

28. Hizmet Kooperatifi 11 145

29. Tedarik Kooperatifi 8 606

30. Sigorta Kooperatifi 6 827.765

31. Hamal Taşımacılığı Kooperatifi 6 522

32. Pazarcılar İşletme Kooperatifi 5 67

33. Sağlık Hizmetleri Kooperatifi 2 53

34. Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Kooperatifi 2 31

35. Deniz Yük Taşıma Kooperatifi 1 8

36. Basın Yayın İletişim Kooperatifi 1 23

37. Fikri Mülkiyet Hakları ve Proje Danışmanlığı Kooperatifi 1 7

Toplam 53.259 7.422.994

Kaynak: GTB, GTHB, ÇŞB

Türkiye Kooperatifçilik Raporu 2016, http://koop.gtb.gov.tr/data/592ea2dd1a79f514ac499aae/TKR-2016-2017%200804-BASIM.pdf

Demokrat Haber