Yargıtay, 21 Ocak günü Fransa Telekom davasında kararını verdi. Mahkeme, 2007-2010 yılları arasında işçi intiharlarına sebebiyet veren duygusal taciz politikasından dolayı dönemin Fransa Telekom CEO’su Didier Lombard ve iki numarası Louis-Pierre Wenès’e verilen cezaları onadı. Lombard ve Wenès’in itirazları reddedildi.
120.000 kişinin çalıştığı Fransa Telekom’un özelleştirilmesinin ardından 2007-2010 yılları arasında 22.000 işçinin işten ayrılmasını ve 10.000’inin de yerlerinin değiştirilmesini öngören bir yeniden yapılanma planı uygulamaya koyulmuştu. Planın adı ‘Next’ (Sıradaki) idi ve patronların jargonuna göre “işçilerin ya pencereden -intihar ederek- ya da kapıdan” işten ayrılması tezgahlanıyordu. Gaddar mobbing uygulamaları sonucu çeşitli kademelerde 19 Telekom çalışanı yaşamına son verdi, 12’si intihara teşebbüs etti ve 8’i de o yıllarda depresyon geçirdi ya da hastalık izni almak zorunda kaldı. Elbette ki bunlar mahkemeye yansıyabilen asgari rakamlardı -toplamda 60 intihardan söz ediliyor- ve Next planının yaygın etkisi aslında çok daha fazlaydı.
2019 yılında Paris Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlayan davaya ölenlerin yakınları ve Telekomculardan toplam 39 kişi davacı olarak katıldılar. Fransa’nın pek çok yerinden gelen Telekom işçileri, sendikacılar davayı gün gün izlediler, izledik. Süklüm püklüm mahkemeye gelen Telekom yöneticileri her gün ifade verdiler, kendilerinin suçlu olmadığını, bu durumu öngörmediklerini vb. anlatıp gözlerine bakamadıkları Telekomcularla aynı ortamda bulundular. Mahkemede bir yıla kadar hapis cezası ve onbinlerce euro para cezasına çarptırıldılar. Şirket de 75.000 euro ödemeye mahkum edildi. Hapis cezaları ise tecil edildi.
Yargıtay aşamasında şirket karara itiraz etmedi ve para cezasını ödeyerek kendisini unutturmaya çalıştı. Fakat hakkında hapis ve para cezası verilmiş olan eski yöneticiler karara itiraz ettiler. Yargıtay işte bu itirazları reddetti ve cezaları onadı. Uygulanan duygusal tacizin suç olduğuna ve bu vasfı üzerinden yasaklanıp cezalandırılması gerektiğine yeniden hükmetti.
Mücadeleyi başlatan SUD PTT sendikası yayınladığı açıklamada “Bu zafer 15 yıl süren zorlu, cesur ve kararlı bir mücadele sonucu elde edildi,” deniyor. “Bu olay tarihe bu vahşi işletme yönetim sistemine karşı mücadelenin güçlü bir kaldıracı olarak geçecek ve emsal oluşturacak. Hayır, iş dünyasında artık her şey mümkün değil, ve bu pratikleri akıllarından bile geçirememeliler.”
Verilen karar tarihi bir özellik taşıyor. Zira CAC 40 olarak anılan Paris Borsasında hisseleri en çok işlem gören ve en yüksek piyasa değerine sahip 40 şirketten biri ilk kez kurumsal olarak uyguladığı duygusal tacizden dolayı mahkum edilmiş oldu. Kimse de bu kazanımı bize hediye etmedi, tekelci burjuvazi ve onun adaletinden sökülüp alındı. Zira Next (Sıradaki) planı tekelci burjuvazinin ortak iradesiydi.
Bir işçi kuşağının biçilmesi, çöp ilan edilmesi, hep daha fazla çalışmaya zorlanması, mesleki gelişiminden, yeni beceriler edinmekten duyabileceği hazzın yerini işten atılma dehşetinin alması: Telekom davasını izlediğim her an, hiçbir ateşli ya da ateşsiz silah kullanılmadan kapitalist çalışmanın bizzat kendisi tarafından öldürülmüş, yaralanmış, sakatlanmış insanlarla bir arada olduğumu hissetmiştim. Mahkeme salonunu asıl dolduran ise bu davanın açılmasını sağlamak için gösterilen amansız çabaydı. Hem bir çavuşunu bile teslim etmek istemeyen kapitalist çalışmanın generallerine, hem de bizzat işçilerin ve ailelerinin bunun kişisel bir hikaye olduğunu düşünmelerine, unutmak istemelerine karşı belki de bir avuç öncü işçi, sendikacı korları alevlendirmişlerdi.
Katillerin, sorumluların aldığı ceza, biçilmiş en düşük karşılıktır. Bu defter işçi sınıfının beyninde ve yüreğinde hep açık kalmalı!