Kürt işçisi de çözüm istiyor – Ferda Koç

Demokratik Toplum Kongresi 6-7 Nisan’da Viranşehir’de Mevsimlik Tarım İşçileri Kurultayı’nı gerçekleştirecek

Hepimiz haklı olarak gözlerimizi “İmralı Süreci”ne çevirdik. “Süreç barış getirecek mi?”, “Barış Kürt sorununun çözümüyle birlikte mi gelecek?” gibi sorularla meşgul oluyoruz. Müzakerelerin “barış” getirip getirmeyeceği tabii ki “savaşan taraflar”ın iradelerine bağlı. Ancak, Kürt sorununun şu anki müzakere sürecinin çerçevesini aşan bir sosyal boyutu da var ve bu boyutun, zorunlu olarak politik ve askeri konulara odaklanacak olan bir “müzakere sürecinde” ortaya konulabilmesi dahi olanaklı değil. Kürt sorununun sosyal boyutu ancak toplumsal egemenlik alanına ilişkin çatışmalar içinde, önemli ölçüde de “sınıf mücadelesi sürecinde” ortaya konulabilir ve çözüm yoluna sokulabilir.

Kürt sorununun sınıfsal boyutu bugüne dek “siyasi”, “kültürel” ve “askeri” boyutlarının gölgesinde kaldı. Bu sorunun sınıfsal boyutunun ikincil önemde olmasından değil, politik bakımdan örgütlenmesi gereken bir sorun olmasından kaynaklanıyor. Kürt siyasi hareketi, Kürt sorununun sınıfsal boyutunun örgütlenmesine bugüne dek yeterince ilgi gösteremediği veya göstermediği için büyük bir potansiyel atıl kaldı. Ancak Kürt sorununun sınıfsal yansımaları o denli yaygın ve ağır sonuçlar üretiyor ki, Kürt sorununun aynı zamanda bir “işçi sorunu” olduğu gerçeğinin sonsuza dek gölgede kalması düşünülemez.

Demokratik Toplum Kongresi’nin 6-7 Nisan’da Viranşehir’de gerçekleştireceği Mevsimlik Tarım İşçileri Kurultayı bu gerçeğin bir ifadesi olacak.

Mevsimlik Tarım İşçiliği, özellikle 1990′lardan itibaren tarımsal istihdamın en hızlı genişleyen biçimini oluşturdu. Tarımın piyasalaştırılması ücretli emek talebini artırdı. Bu talep, 1980′li yıllarda ekonomik politikalarla, 90′larda ise politik şiddetle geçim araçları elinden alınan ve göçe zorlanan Kürt köylüsüyle karşılandı.

Çoğunlukla ailenin bütün fertlerinin çalıştığı mevsimlik tarım işlerinde istihdam edilen nüfusun 2 ila 3 milyon arasında olduğu; bu nüfusun yılın ortalama 3-4 ayını, yani %30-40′lık bölümünü ücretli tarım işçisi olarak geçirdiğini, %50′sinden fazlasının çocuk işçi olduğunu, yine %60′ının kadın ve kız çocuğu olduğunu ve %80′inden fazlasının Kürt işçiler olduklarını söylersek, sadece Urfa şehir merkezinden çıkarak mevsimlik tarım işçiliği için göç eden ailelerin nüfusunun 300 bini bulduğunu; Kürt il ve ilçe merkezlerinin önemli bir bölümünde mevsimlik tarım işçiliğinin başlıca ekonomik faaliyet olduğunu düşünürsek, olgunun boyutlarını ve sınıf mücadelesi açısından taşıdığı önemi algılamamız kolaylaşır.

Traktör kasalarında, balık istifi minibüslerde düzinelerle telef oldukları, yerli halk tarafından linç edilmeye kalkışıldıkları, valilikler tarafından kimi şehirlere giriş yasaklarıyla karşılandıkları zaman varlıklarından haberdar olunan bu devasa emekçi grubu, bu cesametiyle ortaya çıktıktan 20 yıl sonra sorunlarını tartışmak ve geleceği hakkında kararlar vermek üzere bir araya geliyor.

Urfa, Diyarbakır, Van, Mardin, Şırnak, Batman, Siirt, Malatya, Adıyaman’dan yaklaşık 150 işçi delegenin katılacağı Kurultay’da, işçiler ücret, ve çalışma koşulları, ulaşım, barınma, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik sorunlarını ve uğradıkları ayrımcı muameleleri tartışacaklar; bu sorunlarının çözümleri hakkında talep dizileri ve hareket planları oluşturmaya çalışacaklar. Kurultay’da, Mevsimlik Tarım İşçileri’nin temel hak ve çıkarlarını savunacak bir örgütlenmenin kurucu inisiyatifi de oluşturulacak.

Kürt siyasi hareketi ve Türkiye sosyalist hareketi, ortaya çıkacak mücadele programının ve örgüt modelinin Kürt sorununun çözümüne, “aşağıdan” sunacağı bakış açısıyla ne kadar ilgilenir bilmiyorum; ama Kürt işçilerin “Türk gibi çalışma”[1] istemlerinin Kürt sorununun çözümünün “sosyalist ruhu” olduğunu hissediyorum.

[1] Çeşitli yerlerde uğradığı ayrımcı muameleleri anlatan bir işçinin ifadesi: “Manisa’da böyle şeylerle karşılaşmadık, Türk gibi çalıştık” (Aktaran: S.Çınar-K.Lordoğlu “Mevsimlik Tarım İşçileri: Marabadan Ücretli Fındık İşçiliğine”)