Türkiye’de Emeklilerin Durumu Raporu - DİSK

DİSK, “Türkiye’de Emeklilerin Durumu” başlıklı araştırma sonucunu DİSK Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyuna duyurdu.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesi tarafından hazırlanan “Türkiye’de Emeklilerin Durumu” raporu, emeklilerin yaşadıkları ekonomik sıkıntıları, emekli aylıklarının büyüme ve asgari ücret karşısındaki durumunu ve çalışan emeklileri ele aldığı araştırmanın sonuçlarını basın toplantısı ile açıklandı.

Açıklamaya DİSK Genel Başkanı Kani Beko, DİSK Emekli Sen Genel Başkanı Veli Beysülen, Emekli Sen Genel Merkez ve şube yönetim kurulu üyeleriyle çok sayıda Emekli Sen üyesi katıldı.

Emekli-Sen Genel Başkanı Veli Beysülen, özgürlük ve demokrasi mücadelesinden emekli olmayanların sendikası olarak, emeklilerin sorunlarını yansıtan kapsamlı bir rapor hazırlanmasını DİSK Yönetim Kurulundan ve DİSK-AR’dan talep ettiklerini söyleyerek, raporun hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti.

Raporun temel bulgularını ve emeklilerin taleplerini DİSK Genel Başkanı Kani Beko açıkladı.

Açıklamanın tam metni şöyle: 

DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun “Türkiye’de Emeklilerin Durumu Raporu”nun Basın Toplantısında Yaptığı Konuşma

Değerli basın mensupları,

Demokrasi ve emek mücadelesinden emekli olmayan emekli dostlar,

Türkiye Devrimci İşçi Sendikalar Konfederasyonu Araştırma Dairesi (DİSK-AR) tarafından hazırlanan Türkiye’de Emeklileri Durumu Raporunu kamuoyu ile paylaşmak için düzenlediğimiz basın toplantısına hoş geldiniz.

Bildiğiniz gibi konfederasyonumuzun araştırma dairesi DİSK-AR, düzenli olarak işsizlik ve istihdam raporları hazırlıyor. DİSK-AR bu düzenli raporların yanı sıra asgari ücret, sendikalaşma ve toplu pazarlık, OHAL ve çalışanlar, kiralık işçilik, başkanlık ve işçi hakları konularında kapsamlı raporlar hazırladı. Bugün sizlerle paylaşacağımız raporla emeklilerin durumuna dikkat çekmek istedik.

Bildiğiniz gibi emekliler 12 milyonu aşan sayılarıyla ülkemizin en önemli toplumsal gruplardan birini oluşturuyor. Ücretli çalışan sayısının 18 milyon civarında olduğu düşünülecek olursa emeklilerin ne kadar önemli bir toplumsal grup olduğu görülecektir.

Emeklilik çalışmaya bağlı bir haktır, çalışma hakkının devamı niteliğindedir. O nedenle emeklilerin sorunları çalışma hayatının sorunlarının çok önemli bir parçasıdır. Ömürlerinin en güzel yıllarını çalışarak tüketmiş olan işçilerin, emekçilerin yaşlılıklarını mutlu, huzurlu refah içinde geçirmesi, devletin ve toplumun onlara en temel borcudur.

Ancak 8 milyonu aşkın yaşlılık aylığı alan emekli ve 4 milyon civarındaki hak sahibiyle birlikte emekliler ciddi geçim sıkıntıları yaşıyor. Emekliler kendi kaderleri hakkında söz sahibi değil. Sendikalaşmaları konusunda yıllarca engeller çıkarıldı.

Emekliler mücadele ederek bu engelleri aşıyor ancak emeklilerin devletle ve yerel yönetimlerle pazarlık hakları yok. Emeklilerin çalışırken üye oldukları sendikalara üyeliğinin devam etmesine olanak sağlanmıyor.

Emeklilerin kaderi hükümetlerin iki dudağı arasında. Emekliler 2000’li yıllarda büyük mağduriyetler ve hak kayıpları yaşadı. Bu mağduriyetlerin temel kaynağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu oldu.

2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı yasa, çalışanların yanında emeklileri de oldukça olumsuz etkiledi.  Emekliliğe erişim hakkı 2008 yılından sonra daha da zorlaştı, emeklilik yaşı yükseldi, emekli aylığı elde etme koşulları zorlaştı ve emekli aylıkları düşmeye başladı.

Emekliler 2000’li yıllarda giderek daha fazla ekonomik sıkıntı çekmeye başladılar.

Emeklilikte yaşa takılanlar ve aynı koşullarda fakat farklı zamanlarda emekli olanların aylıkları arasındaki büyük eşitsizlik devam ediyor.

DİSK-AR tarafından hazırlanan Türkiye’de Emeklilerin Durumu Raporu, Türkiye’de emeklilerin demografik yapısını, emekli aylıklarının büyüme oranları ile asgari ücret karşısındaki durumunu, emeklilerin yaşadıkları ekonomik sıkıntıları ve çalışan emeklileri ele almaktadır.

Ayrıntılı raporumuzuz sizlere sunduk. Ben raporda yer alan temel bulguları ve taleplerimizi özet olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ülkemizdeki emeklilerin yüzde 71’i 56 ve daha yukarı yaştadır. Bu durum Türkiye’nin genç emekliler ülkesi olduğu yönünde yapılan propagandanın temelsiz olduğu göstermektedir. Emeklilik yaşının yükseltilmiş olması nedeniyle emeklilerin yaş ortalaması önümüzdeki yıllarda daha da yükselecektir.
Emeklilik yaşının yükselmesi ve yıl ve prim gün sayısını tamamlayanların yaş koşuluna takılması nedeniyle büyük mağduriyetler ortaya çıkmaktadır. Bu durumda olan emekliler kıdem tazminatlarını alıp işten ayrılmakta veya çıkarılmaktadır. Emeklilikte yaşa takılanlar emekliliğe kadar daha güvencesiz ve düşük ücretli işlerde çalışmaktadır. Emeklilikte yaşa takılanlar sorununun çözülmesi ve bu mağduriyetin giderilmesi gerekiyor.
Çalışan ve iş arayan emekli sayısı hızla tırmanmaktadır. 2003 yılında 1,5 milyon olan çalışan ve iş arayan emekli sayısı 2017 itibariyle 4 milyonu aşmıştır. Çalışan ve iş arayan emeklilerin sayısının giderek artmasının temel nedeni emekli aylıklarının insanca yaşamaya yetecek seviyede olmaması ve giderek düşmesidir.
Emeklileri yaşadığı bir diğer önemli sorun aynı koşulları yerine getirerek emekli olanların sırf farklı dönemlerde emekli olmaları nedeniyle emekli aylıklarındaki büyük farklılıklardır. Aynı hizmet yılı ve prim gün sayısı ile emekli olanlar arasında emekli aylıkları açısından büyük uçurum söz konusu olmaktadır.
5510 sayılı yasa ile emekli aylıklarının hesaplanma ve artırılma yönteminin değiştirilmesi nedeniyle emekli aylıkları giderek düşmektedir. Bilindiği gibi 5510 sayılı yasa ile emekli aylıkları güncelleme katsayısı değiştirildi ve daha önce milli gelir artışının yüzde 100’ü hesaba katılırken artık yüzde 30’u dikkate alınmaya başlandı.
Emekli aylıklarının güncellenmesinde milli gelirin tamamını hesaba katılmasından vazgeçilmesi ve sadece yüzde 30’unun hesaba katılması nedeniyle emekli aylıkları milli gelire göre yüzde 34 geriledi.  Emeklilerin bu ülkenin vatandaşı değilmiş gibi büyümeden pay alamıyorlar. Örneğin ekonomi 2017’de yüzde 7,4 büyüdü diye açıklandı. Bunun emeklilerin ilk aylık hesaplamasına yansıması 2,2 olacak. Böyle adaletsizlik olur mu?
Emekli aylıklarının ilk hesaplanmasında milli gelirin sadece yüzde 30’u hesaba katılırken, artırılması sırasında hiç dikkate alınmıyor. Örneğin 2017’deki 7,4’lük büyüme emekli aylık artışlarına yansımayacak. Bu kabul edilebilir bir durum değil.
Emekli aylıklarının bir diğer önemli unsuru olan aylık bağlama oranları da değiştirildi. Emekli aylıklarının alt sınırı ortalama aylık kazancın yüzde 35 ile 40’ı olarak saptandı. Bu durum ortalama emekli aylıklarının asgari ücretin yüzde 35-40’ına kadar gerileyeceği anlamına geliyor. Nitekim ortama emekli aylıkları asgari ücrete göre önemli gerilemeler kaydetti. 2002 yılında ortalama emekli aylıkları asgari cüretin yüzde 32 üstünde iken 2017’de asgari ücretin yüzde 6 altına geriledi. Emekli aylıkları asgari ücret karşısında yüzde 28 geriledi.
Emeklilerin hak sahiplerine bağlanan aylıkların alt sınırları içler acısı durumdadır. Raporumuzda da görüleceği üzere hak sahiplerine bağlanacak aylıkların alt sınırı 2018 için 225 TL’ye kadar gerilemektedir.
Bu tablo emeklilere reva değildir. Emeklilerin örgütlenmesi konusunda yıllardır mücadele veren DİSK ve DİSK’in emekliler sendikası olan Emekli-Sen insan onuruna yaraşır bir emeklilik için şu talepleri savunmaktadır:

Emekli aylıkları yaşam koşullarına uygun hale getirilmelidir. Emekli aylıklarının alt sınırı asgari ücretle eşitlenerek asgari ücrete uyumlu bir biçimde zam oranları belirlenmelidir.
Aynı koşullarda emekli olanların aynı emekli aylığı alması sağlanmalıdır.
Emekli aylıklarının artışında sadece enflasyon değil, milli gelir artışı da hesaba katılmalıdır.
Emekli aylıkları iyileştirilmeli, aylık bağlama oranları eski düzeye çekilmeli, güncelleme katsayısında milli gelir artışının tümü dikkate alınmalıdır.
Emekli aylıklarının belirlenmesine hükümet emekli sendikalarıyla müzakere etmeli, emeklilere toplu pazarlık hakkı tanınmalıdır.
Emeklilerin sendikal haklarını kullanmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Emeklilerin isterlerse ayrı sendikalar kurması veya çalışırken üye oldukları sendikalarda üyeliğinin devamı sağlanmalıdır.