Berdal Züngür iş kazasında elini kaybetti | ‘Canım makineden değersizmiş’

Berdal Züngür, geçtiğimiz hafta çalıştığı kasapta elini kıyma makinesine kaptırdı. Daha 21 yaşında. Van'dan Konya'ya göç eden emekçi bir ailenin çocuğu. Kasaplığı küçük yaşlarda öğrenmiş. Daha iyi bir gelecek umuduyla Kıbrıs'a giderek Orçun Kasap adlı işletmede çalışmaya başlamıştı. 4 şubesi olan kasap dükkanında işçi sağlığı önlemleri hiçe sayıldığı için elini kıyma makinesine kaptırarak kaybetti. Züngür kaza öncesinde ve sonrasında yaşadıklarını Evrensel'e anlattı.

60 bin TL ücret vaadiyle Kıbrıs’a gitti
Konya'da kasaplık yapan Berdal Züngür daha iyi çalışma koşulları, aylık 60 bin TL ücret ve sigorta vaadiyle Kıbrıs'tan iş teklifi aldığını anlatarak başlıyor:

“Baktım koşulları iyi, teklifi kabul ettim. Kıbrıs'a gittim, beni karşıladılar, lojmana götürdüler. İlk gün izledim, ikinci gün tezgâha geçtim. Sorumluluğu bana verdiler. Üçüncü gün kıyma makinesinden kıyma çekmemi istediler.”

Kıyma makinesinde güvenlik aparatı bulunmadığını ifade eden Züngür, patronun da tokmak kullanımını yasaklandığını anlatıyor:

“Kıyma makinesinde el koruma aparatı yoktu. Eti itekleyeceğim hiçbir alet yoktu. Patron Orçun Kurtuluş'a söyledim. ‘Tokmak ve benzeri her şeyi yasakladım. Sadece elinizi kullanacaksınız’ dedi. Nedenini sorduğumda ete ve makineye zarar vermemesi için bu kararı aldığını söyledi. Bizim güvenliğimiz hiç umurunda değildi. İnsan canı kıyma makinesinden daha değersizdi. Önüme sürekli et yığıyorlardı, 10-20 20 kilo… 'Çekmek zorundasın' dediler. Her şeyi bırakıp Kıbrıs'a gelmiştim, mecbur kaldım.”

Ücret eksik, sigorta yatmadı
Vadedilen koşulların da sağlanmadığını söyleyen Züngür, ücretinin gasbedildiğini, sigortasının da yapılmadığını söyledi. Haftalık 15 bin lira alması gerekirken bir hafta geçtikten sonra 11 bin 250 TL ödenmeye başladığını anlatan Züngür, “Hakkımı yemeye başladılar. Her gün sigortamın yapılmasını istedim, beni oyaladılar. Haftada bir gün izin hakkım da vermediler” ifadelerini kullandı.

Kazadan önce defalarca işten ayrılmayı düşündüğünü ancak ücretini alamadığı için çıkamadığını anlatan Züngür, “Olaydan iki gün önce haftalığımı yine eksik verdiler. Patron Orçun Kurtuluş'a 'Bana paramı tam ver, işten çıkmak istiyorum. Sigortamı yapmadın, ben artık çalışmak istemiyorum' dedim. 11 Ağustos’ta paramı vereceğini söyledi ama yine vermedi. 12 Ağustos’ta bana 20 kilo et getirip kıyma çekmemi istedi. Paramı alamıyordum, sigortamı yapmamıştı baskı altında hissediyordum. Bir ay dolsun gideyim diye düşünüyordum. O dalgınlıkla elimi kıyma makinesine kaptırdım.”

Tokmak elini kaptırdıktan sonra geldi
Kazadan sonra patronun ambulans çağırmak yerine güvenlik aparatlarını temin etmenin derdine düştüğünü söyleyen Züngür, “Kolum makineye sıkışmışken patron ve usta beni kurtarmak yerine aparatı bulmaya çalışıyorlardı. O kadar kan kaybettim ki... Benim canım onların gözünde önemsizdi. O gün benim canımın kıyma makinesinden daha değersiz olduğunu anladım. Ben can çekişirken, yarım saat içinde tokmak bulup getirdiler. Kaza benim hatammış gibi göstermek için aparatı buldular. Beni çırak göstermeye çalışıyorlar. Benim ustalık, kalfalık, hijyen belgelerim var” dedi.

‘Hastanede tehdit edildim’
Züngür, ameliyat sonrası hastanede tehdit edildiğini de ekliyor: “Ameliyattan çıktığım gün polisler ifade için geldi. Patron kulağıma eğilip beni tehdit etti. O yüzden korkudan hiçbir şey diyemedim. Bana 100 bin lira vereceğini söyleyip kandırmaya çalıştı ama sonra sözünden döndü. Beni sonrasında ziyaret bile etmedi.”

Züngür’ün iddialarını sormak üzere aradığımız patron Orçun Kurtuluş telefonlarımıza ve mesajlarımıza yanıt vermedi.

‘Protez alma imkanım yok, hayatım bitti’
“Elimi kaybettim, geleceğimi kaybettim. Bundan sonra nasıl çalışacağım?​” diye soran Züngür, “Ne yapacağımı bilmiyorum... Bizim canımız önemsiz mi? Bu şekilde nasıl yaşayacağım bilmiyorum, geleceğim gitti. Maddi durumum yok. Protez kol taktırma imkânım da yok. Bu yüzden hayatım tamamen bitti” diyor.

Ailesi hastane bahçesinde kalıyor
Kazadan sonra ailesinin Kıbrıs'a geldiğini söyleyen Züngür, “Ailem gelene kadar tek başımaydım. Patron ne hastane masrafımı karşıladı ne bana destek oldu. Babam ve iki abim hastane önünde banklarda yatıyor. Patrondan yer ayarlamasını istedik. 'Ben bu çocuğun ailesini taşımam, ben bu çocuğu tanımıyorum' dedi. Bizi ortada bıraktı. Hastane masraflarını da karşılamıyorlar. Sigortam olmadığı için tedavi de sıkıntılı” ifadelerini kullandı.

Eylem Nazlıer / Evrensel