Türkiye kapitalizmi, düşük ve orta teknolojili meta üretimine ve hizmet ihracatına dayalı birikim rejimi eşliğinde büyüme performansı sergilerken, iktisadi kolonların dayanıklılığı açısından aktif işgücü havuzunu genişletmeye yönelik çok sayıda hukuki ve siyasi adım atıyor. Emek yoğun sektörlerin üretim temposunu korumaya yönelik işgücü havuzunun yapısının hem demografik hem de sektörel bazda çeşitlendirilmesi birikim rejiminin dinamizmini koruyan başlıca işgücü stratejisidir.
İktidar tarafından son on yıllık periyotta çok sayıda yasa ve yönetmelik TBMM’den geçtiği gibi, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kurumlarının direktifleri ve patron kulüplerinin danışmanlıkları doğrultusunda çok sayıda sermaye stratejisi “Orta Vadeli Program” (OVP), “Kalkınma Planı”, “Ulusal İstihdam Stratejisi” gibi politika metni olarak uygulamaya kondu.
Çocuk emeğinin yasallaşması ve formel niteliğe kavuşturulması Türkiye kapitalizminin agresif büyüme stratejisinin bir sonucu olduğu kadar, makro ekonomik göstergelerin bozulduğu, şirket iflaslarının ve finansman sorunlarının arttığı bir dönemde emek yoğun sektörlerin işçilik maliyetlerini düşürmenin yöntemlerinden biridir. Çocuk emeğini OSB’lerde, fabrikalarda, atölyelerde, imalathanelerde “meslek öğretme”, “meslek edindirme” gerekçeleriyle yaygınlaştırma, “kötü eğitim politikaları” ya da “kötü ekonomi yönetimi”nin neden olduğu “dönemsel” ya da “arızi” bir durum olmaktan ziyade, kapitalizmin genetik kodlarında yer alan çocuk sömürüsünün sermayenin güncel ihtiyaçlarına göre yeniden canlanmasıdır.
Resmi verilere göre 5–17 yaş arası en az 869 bin, kayıt dışı ve mevsimlik çalışma ile en az 2 milyon çocuğun işgücü piyasasında esnek, güvencesiz, enformel istihdam biçimleriyle yer aldığı biliniyor. Okula gitmesi gereken 1 milyon 584 bin çocuk eğitim hayatından mahrumken, 505 bin çocuk MESEM programları kapsamında. Çocuk emeğinin gerek öğrenci-işçi gerek işçi statüsünde birikim rejiminin parçasına dönüştürülmesinde üç kritik politika belgesi bulunuyor.
OVP (2026-2028)
IMF programı olarak yapılanan ancak o isimle anılmayan OVP, çocuk işçiliğini eğitim politikaları aracılığıyla piyasanın ihtiyaçlarına göre düzenliyor. En dikkat çeken kısım ise çocuk emeğinin ideolojik arka planını tüm kamu politikalarına yayan ve bürokrasiyle özdeşleştiren “Çalışmanın fazileti ve üretmenin toplumsal değeri, örgün eğitim sürecinin başlangıcından itibaren müfredata yansıtılacaktır” ifadesi. “Çalışmanın fazileti” bir “doksa” (yanlış kanaat) olarak toplumu bir arada tutmanın, düşüncede ve eylemde topluma homojenlik kazandırmanın araçlarından biri olarak görülür.
Eğitim sektörünün özelleştirilmesine paralel mesleki eğitimin de doğrudan sermayenin ihtiyaçlarına göre kurgulanması, OSB’ler içinde kamu ve özel statülü meslek liselerinin açılması aşamalarını OVP tamamlamaktadır.
Mesleki ve teknik eğitim müfredatının özel sektörle işbirliği içerisinde güncelleneceği; staj ve işbaşı eğitimi programlarının yaygınlaştırmasını sağlayacak şekilde yönetim ve finansman konularında özel sektöre daha çok rol ve görev verileceği; içerikte kamu yararından önce sektör ihtiyaçlarının gözetileceği; mesleki ve teknik eğitim başta olmak üzere tüm örgün ve yaygın eğitim programlarında beşeri sermayenin yeniden yapılandırılacağı; gençler başta olmak üzere işgücü verimliliğinin yükseltilmesine yönelik aktif işgücü politikalarının yürürlüğe konacağı OVP’de belirtilmektedir.
OVP takviminde 2026 ilk çeyreğinden itibaren “çalışmanın faziletini” yaymaya dönük idari düzenlemelerin yapılacağı duyurulmaktadır.
12. Kalkınma Planı (2024-2028)
Türkiye kapitalizminin yol haritası niteliğindeki Kalkınma Planı’nda mesleki eğitim üzerinden çocuk ve genç emeğiyle ilgili idari ve teknik düzenlemelere oldukça geniş yer verilmiştir.
Mesleki eğitimde kamu-özel sektör iş birliğinin artırılacağı, meslek liseleri ve meslek yüksekokullarının yönetiminde özel sektörün daha etkin rol alacağı açıkça vurgulanıyor.
OVP’de olduğu gibi Kalkınma Planında da mesleki eğitim müfredatının sektörün ihtiyaçlarına göre hazırlanması, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yapılacak mesleki eğitim merkezleri ve meslek liselerinin yer seçiminde OSB’lerin öncelikli hale getirilmesi yer alıyor.
Kalkınma Planında mesleki eğitimin ideolojik arka planı ise “makbul vatandaşlık” kimliği üzerinden tanımlanarak, çalışmak ile bireyi değerli kılma arasında bir korelasyon kuruluyor: “…milletimizin değerlerini özümsemiş̧, topluma yararlı birer vatandaş̧ olarak yetişmeleri önem arz etmektedir.” Bu kapsamda üretim yapısı ve hizmet sunum biçimleri doğrultusunda işgücü piyasaları arz ve talep dengesi göz önünde bulundurularak mesleki eğitimin geliştirileceği ifade ediliyor.
Mesleki eğitimde ders seçimi dahil karar alma süreçlerine özel sektörün katılımının artırılacağı, çeşitli işbirlikleri yapılacağı “Özel sektör ile mesleki ve teknik eğitim kurumları arasında finansman dahil uzun vadeli işbirliği sağlanacaktır” maddesinde yer alıyor.
678.3. Ülkemiz sanayiinde öncelikli sektörlerde faaliyet gösteren firmalardaki eğitim merkezi altyapısından mesleki ve teknik eğitim öğrencilerinin yararlanması sağlanacaktır.
678.4. Staj ve işletmede mesleki eğitim uygulamalarının niteliğini artırmak için işletmelerdeki usta öğretici ve eğitici personelin meslek içi eğitim almalarına yönelik projeler geliştirilecek ve bu eğitimlerin izlenmesi sağlanacaktır.
679. Mesleki ve teknik eğitimde mesleki, akademik, dijital ve sosyal beceri kazanımı iyileştirilecek, ahilik kültürüyle birlikte mesleki değerlere bağlılık güçlendirilecektir.
679.4. Mesleki eğitimde teknolojinin yoğun kullanımı sağlanarak öğrencilerin ve eğiticilerin mesleki bilgi yanında dijital becerileri geliştirilecek, öğretmen ve yöneticilere yönelik hizmet içi eğitimler düzenlenecek, öğretim araç gereç ve içerikleri hazırlanacaktır.
679.5. İşbirliği protokolleri kapsamında hizmet içi eğitimlerle mesleki ve teknik eğitim atölye ve laboratuvar öğretmenlerine yönelik iş başı eğitimlerine ağırlık verilecektir.
680. Mesleki ve teknik eğitim alan bireylerin işgücü piyasasına geçişleri kolaylaştırılacaktır.
680.1. İşgücü piyasası ile mesleki ve teknik eğitim arasındaki uyumun geliştirilmesi için gençlerin işgücü piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda tercih yapmaları sağlanacak, öncelikli sektörlerdeki mesleki ve teknik eğitime yönelimin sağlanması için burs, eğitim desteği gibi çeşitli teşvik mekanizmaları uygulanacaktır.
680.4. Mesleki ve teknik eğitim süreci bütüncül olarak planlanacak, eğitim kademeleri arasında birbirini tamamlayıcı programlar geliştirilecektir.
750.5. Gençler, KOSGEB ve İŞKUR’un mesleki yönlendirme, girişimcilik ve meslek edindirme hizmetlerine yönlendirilecektir.
Ulusal İstihdam Stratejisi (2025-2028)
OVP ve Kalkınma Planındaki ana hattı Ulusal İstihdam Stratejisi metninde de görmek mümkün. Mesleki ve teknik eğitim veren özel okullara yönelik teşviklerin sektörel ihtiyaçlar doğrultusunda güncellenerek sürdürüleceği, OSB’ler ve Teknoparklar içinde mesleki eğitim merkezleri açılacağı belirtiliyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu, Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu ile Yükseköğretim Kurumları arasında işbirliğinin öngörüldüğü politika metninde oluşturulacak danışma kurulları marifetiyle özel sektörün meslek yüksekokullarına katkısının artırılması planlanıyor.
Bu kapsamda üniversite-sanayi işbirliği artırılarak OSB'lerde ve teknoparklarda meslek yüksekokulu sayılarının artırılması ve meslek yüksekokullarında işletmelerde mesleki eğitim kapsamında eğitim alan öğrenci sayısının artırılmasına yönelik koordinasyon çalışmaları da hızlandırılacaktır.
Mesleki eğitimin pedagojik formasyonu
Meslek beceri kazanmak ve meslek öğrenmek, neoliberal düzenleme tarzının hâkim olduğu, kamunun parçalandığı, özel sektörün idarenin tüm kurumlarında ve kademelerinde karar-verici merciye dönüştüğü bir toplumsal yapıda sadece ve sadece “ucuz emek” anlamına gelir.
MESEM ve politika metinlerinde anılan tüm çocuk emeği programlarının odak noktası, emek yoğun üretimin çekirdeğinde yer alan Taylorist etüt ve çalışma rutinleri aracılığıyla küçük yaştaki öğrenci-işçileri üretimin bilgisinden koparıp vasıfsızlaştırırken, çocukların kendisini değersiz görmesini sağlamak, daha itaatkâr sosyal yapı oluşturmaktır. Sermayenin işyeri merkezli denetim ve kontrol teknikleri ideolojik egemenliğinin pedagojik ve asli unsurlarından birisidir.