Masquarede yangınında eşini kaybeden Emine Kaya Baş: Bu yangın tadilatta değil, kulüp açıkken çıksa 1000 kişinin üzerinde insan ölecekti

“Bir gece önce uykusundayken, yüzünü öpücüklere boğdum. Uyanmadı. Ertesi sabah işe giderken o bana sarıldı, yüzümün her yerinden öptü. İçimde tarifsiz bir sıkıntı vardı.” Emine Kaya Baş, 2 Nisan 2024 sabahını böyle hatırlıyor. O sabah eşini işe uğurlarken, içini kaplayan ağırlığın neye işaret ettiğini bilemeden. Birkaç saat sonra, Beşiktaş Gayrettepe’deki Masquerade gece kulübünde çıkacak olan yangında, tek bir çıkış kapısı baca gibi dumanla dolacak ve eşi Özkan Baş’la birlikte 29 kişi hayatını kaybedecekti.

Özkan Baş, kulübün şef garsonuydu. Çalışkan, naif, hayvanları seven, insan ilişkilerinde zarif bir adam… O gün aslında mesaisi yoktu; iş yeri tadilatta olmasına rağmen yardıma gitmişti. Yangın çıktığında içerideydi. Acil çıkış yoktu, yangın söndürme sistemi çalışmıyordu, elektrikler kesilmişti. Yönlerini bulamadılar. Beş dakika içinde her şey karardı.

Emine Hanım, o günden bu yana hem eşinin yasını tutmaya hem de adalet arayışını sürdürmeye çalışıyor. “Biz Özkan’la küçük mutlulukları olan iki kişilik büyük bir aileydik.” diyor. “Onu kaybettikten sonra hayatım tam bir kaosa dönüştü. Ama en çok, kimsenin arayıp sormamasına, bu insanların sanki hiç ölmemiş gibi davranılmasına üzülüyorum.”

Emine Kaya Baş ile yaşadığı kaybı, yalnız bırakılmışlık duygusunu ve kamuoyuna çağrısını konuştuk. Ardından davayı takip eden müşteki avukatı Naim Eminoğlu, yangının ardındaki ihmaller zincirini ve süren yargı sürecini anlattı. Naim Bey’den TCK madde 83’te belirtilen “Kasten Öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi” terimini öğrendim. Sanki Türk Ceza Kanunu’nda değil de, şiir kitabında okudum bu cümleyi. Depremi, yangını derken ihmal ederek, kasten adam öldürme bir Türkiye gerçeği haline gelmiş durumda... Çok yazık.

“Çalışanlarına değer vermeyen bir şirketti, Özkan başka bir işe başvurmuştu"
- Başınız sağ olsun Emine Hanım. Eşinizi bize tanıtır mısınız? O gün hangi amaçla oradaydı?

Eşim Özkan, 45 yaşındaydı. Temiz kalpli, naif, güler yüzlü, kibar, çevreye, hayvanlara duyarlı, çalışkan, ailesini seven bir insandı. Gece kulübünde şef garson olarak çalışıyordu ve işini çok seviyordu. İş yeri tadilatta da olsa, işler hızlı yetişsin diye yardıma gidiyordu. Müşterileri ile arası çok iyiydi. Yabancı müşterileri bazen hala WhatsApp’tan yazıyor. “Özkan Türkiye’ye geliyoruz” diye.

- Olaydan birkaç gün önce aranızda farklı bir konuşma geçti mi işle veya hayatla ilgili?

Birkaç gün önce iş değiştirme konuşmaları yapmıştık. Hatta Özkan başka bir işe başvurmuştu bile. Çalışanlarına değer vermeyen bir şirketti. Daha iyisini hak ediyordu. Şimdi ne tuhaf geliyor bu cümle.

“Bir gece önce sarılıp, yüzünü öpücüklere boğdum”
- Başka bir tuhaflık hissettiniz mi?

İlginçtir ki, birkaç gün önce ikimiz de rüyamızda tanıdıklarımızın öldüğünü gördük ve çok şaşırdık, nasıl aynı gece benzer rüyayı gördük diye. Bir gece önce o uykusundayken, ben ona sıkı sıkı sarılıp yüzünü öpücüklere boğdum. Uyanmadı. Ama aynı şeyi o gün işe giderken o bana yaptı. Sarıldı, yüzümü her yerinden öptü. Fakat benim içimde çok büyük sıkıntı vardı. Beton gibiydim, koltuktan kalkamıyordum. Gün ilerledikçe kalbim sıkışmaya başladı. Özkan’ı aradım. Cebi kapalıydı. Açsa diyecektim ki, “Aşkım, içimde adlandıramadığım bir sıkıntı var. Gel beni al, biraz dışarı çıkıp temiz hava alalım.” Bazen bilinç düzeyinde başımıza gelecekleri bilemesek de bilinç altımız biliyor.

“45 saniye içerisinde yangın ve duman her yeri kaplamış”
-Olay bildiğiniz kadarıyla nasıl olmuş anlatır mısınız?

Kaynak yapılırken çıkan bir kıvılcım, hızlı bir şekilde sünger ses yalıtım sistemlerinin sökülüp depolandığı locaya sıçramış. Tadilat yapılan alanda hiçbir iş güvenliği yok, etrafta yanıcı ve uçucu maddeler var. Söndürmeye çalışmışlar ama 45 saniye içerisinde yangın ve duman her yeri kaplamış. Elektrikler kesilmiş. Acil çıkış kapısı yok. Tek bir çıkış kapısı var, personel ve mal giriş çıkışı için kullanılıyor. O da maalesef baca görevi görmüş. Yollarını bulamamışlar ve beş dakika gibi kısa bir süre içerisinde eşimle birlikte 29 kişi hayatını kaybetmiş oldu.

“Meğer morgun önünde bekliyormuşuz, farkında bile değilim”
-Haberi nasıl aldınız, neler yaşadınız?

Olayı arkadaşım haber verdi. Apar topar taksiye atlayıp, kulübe gittim. Kulübün önünde büyük bir kalabalık vardı. Herkese “Özkan nerede?” diye soruyorum, sağa sola koşturuyorum. O anlarda yaşadığım çaresizlik çok büyüktü. Sonra bize Okmeydanı SSK Hastanesi’ne gitmemiz söylendi. Meğer orada morgun önünde bekliyormuşuz. Farkında bile değilim. Özkan’ın bir şekilde bir yerden çıkacağına inanıyordum. Sonra Adli Tıp Kurumu’na gitmem söylendi. O zaman anladım durumu ama yine de idrak edemedim. Dedim ki; “Hayır, ben şu anda eve gideceğim. Bir duş alacağım ve yatacağım. Bir şey olmadı. Kimse de eve gelmesin.” Sanki insanlar eve gelse gerçek olacak yaşananlar. Herkes çok metanetli olduğumu düşündü. Ama metanet değil, gerçek bir şoktu bu ve yaklaşık bir sene sürdü.

“Çok yalnız bırakıldık”
- Sizi herhangi bir yetkili, belediye, siyasi lider taziye için aradı mı?

İstanbul Valisi ve Beşiktaş Kaymakamı Oğuzhan Bingöl geldi. Daha sonrasında da Oğuzhan Bey’le iletişimimiz devam etti. Başka kimse de aramadı, sormadı, yanımızda duran da olmadı. Maalesef çok yalnız kaldık.

“Küçük mutlulukları olan iki kişilik büyük bir aileydik”
- Hayatınız o günden bu yana nasıl değişti?

Hayatım tam bir kaosa dönüştü. Özkan’ın olmadığına inanamıyordum. Hasta değildi, beklenen bir durum değildi. Küçük mutlulukları olan iki kişilik büyük bir aileydik. En yakın dostumu kaybettim. Acımı bırakın yaşamayı, henüz algılayamamışken kendimi mahkeme salonlarında buldum. O müşteki koltuğunda otururken hem dinlediklerime hem konuştuklarıma inanamıyordum. İnsan kendi başına böyle bir şeyin gelebileceğini asla düşünmüyor. Özkan’la her gün bir kahve içmeye çıkardık, arkadaşlarımızla buluşurduk, spor yapardım, hiçbirini yapmıyorum. Yemek yemek aklıma bile gelmiyor. Özkan’la birlikte tüm hayat motivasyonumu kaybettim. Yaptığım şeyleri - evi toparlamak, yemek yapmak gibi - zorla ama ayakta kalabilmek için yapıyorum. Kendimi bıraktığımda daha da kötü oluyorum çünkü.

“Sanki bu 29 kişi hiç ölmemiş gibi davranılıyor"
- Bugüne kadar gerçekleşen süreçte, kendinizi yalnız bırakılmış hissettiğinizi anlıyorum. Kamuoyundan nasıl bir destek beklentiniz var?

Kamuoyundan çok büyük destek bekliyoruz. Bilirkişi raporlarıyla kanıtlandı ki, bu yangın tadilatta değil, kulüp açıkken, gece yarısı çıksaydı, orada 1000 kişinin üzerinde insan dakikalar içinde hayatını kaybedecekti. Sanki bu 29 kişi hiç ölmemiş gibi davranılıyor. Sokakta sorsanız “Beşiktaş Masquerade Gece Kulübü yangını” diye, birçok insan bilmiyor bile. Lütfen sesimizin duyulmasına, adalet arayışımıza destek olun. Hiç olmazsa bu zor süreçte, toplumun desteğini hissedelim arkamızda. Bugüne kadar dava Silivri’de görülüyordu. Dün Çağlayan Adliyesi’nde gerçekleşen davada bir avuç kişiydik. Bizi küçücük, havasız bir salona aldılar. Ne yaşıyoruz biz, anlayamıyorum. Lütfen bu davaya gerekli önem verilsin, adalet sağlansın, içimiz ancak öyle biraz soğur.

Avukat Naim Eminoğlu: Kulüp sahiplerinden tadilatı gerçekleştiren şirketlere, bu işyerinin bu şekilde çalışmasına izin veren Beşiktaş Belediyesi’ne kadar herkes sorumlu
- Yangının sorumluluklarını bize tanıtır mısınız?

Mevcut dosya kapsamında elimizde iki iddianame bulunuyor. İlk iddianamede yer alan sanıklar Masquerade isimli gece kulübünün sahipleri ve sorumluları ile 2 Nisan 2024 günü orada tadilat işlemi yapan şirketlerin sahipleri yer alıyor.

İkinci iddianamede ise işyerinin yangın raporunda imzası bulunan Beşiktaş Belediyesi’ndeki sanıklar ile “İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı’nda” imzaları bulunan eski Beşiktaş Belediyesi Başkan yardımcıları ile ruhsat ve denetim müdürü sanık olarak bulunuyor.

“Yağmurlama sistemi, sprinkter, acil durum kaçış planı, hiçbir şey çalışmıyor”
- Bu faciada yaşanan ihmaller zincirini anlatır mısınız?

İhmaller zinciri söz konusu işyerinin açılması ile başlıyor. İşyeri 2002 yılında 500 m2 olarak açılıyor ancak zamanla 1200 m2 kadar genişletiliyor ve yangın acil çıkış yollarına dair hiçbir önlem alınmıyor. Uzun yıllar boyunca Beşiktaş Belediyesi yetkilileri tarafından İstanbul’un göbeğinde bulunan bu işyerinin bu şekilde çalışmasına izin veriliyor. Ramazan ayı olması ve gece kulübünün bu ayda faaliyet yürütmemesi nedeniyle hızlı ve tedbirsiz bir şekilde tadilat işlemlerine başlanıyor. Bu tadilat işlemlerine dair de belediyeden bir izin alınmıyor veya belediye bu tadilat işlemlerine kolluk görevi kapsamında müdahale etmiyor. Mobilya dekorasyonu, kaynak, demir kesme gibi pek çok işlem aynı anda yapılıyor. Yangın çıkıyor ve işyerinde hiçbir yangın önleme sisteminin (Yağmurlama sistemi, sprinkter, acil durum kaçış planı gibi) çalışmaması nedeniyle çıkan yangında 29 işçi göz göre göre katlediliyor.

“Kasten Öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi”
- Bilinçli taksir mi, olası kasıt mı?

Dosya kapsamında yer alan sanıklar bu yangının çıkacağını öngörerek ne olursa olsun bir an önce işler Ramazan ayı sonrasına yetişsin kastıyla hareket ediyor. Bu kapsamda sanıkların olası kastla insan öldürme suçundan veya iş veren olmaları ve garantör sıfatına sahip olmaları nedeniyle TCK madde 83’te belirtilen “Kasten Öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi” suçuyla yargılanmaları gerektiğini düşünüyoruz. Bilinçli taksir kamu görevlileri bakımından gündeme gelebilir. Ancak iş yeri sahipleri ve orada iş yapan alt işveren firma sahipleri bakımından kesinlikle bilinçli taksir olmamalı. Kamu görevlileri hakkında düzenlenen iddianamede ise basit taksirle cezalandırılmaları talep edildi. Yani bilinçli taksirden bile daha düşük bir kanun maddesi.

- Müşteki aileleri olarak talepleriniz ne?

Gerçeğin bir an evvel ortaya çıkarılmasını ve sanıkların olası kastla cezalandırılmasını istiyoruz. Bundan sonra yaşanacak yangın katliamlarının önüne ancak böyle geçilebilir. Tüm sorumluların cezalandırılmasını istiyoruz. Kısacası adalet istiyoruz.

“Grand Kartal Otel davası emsal teşkil ediyor, bizim davayı da olumlu yönde etkilemeli”
Grand Kartal Otel Davası’ndan emsal kararın çıkmasının sizin davanıza da olumlu bir etkisi olacağını düşünüyor musunuz?

Olması gereken bu. Ancak son gelen bilirkişi raporu Kartalkaya katliamı davasında çıkan kararla aynı gün geldi ve o davada verilen kararla alakası olmayan bir rapor. Ayrıca mahkemenin daha önce tutuklu beş sanığı tahliye etmiş olması ve bu dosya kapsamında olası kastla insan öldürme suçunun hiç gündeme gelmemiş olması ne yazık ki bu ihtimalin zayıf olduğunu bizlere düşündürüyor. Kartalkaya davası kararının bu dosyayı etkilemesi ve bundan sonra işçi katliamı dosyalarında olası kastla cezaların çıkması için sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.

Ayşe Acar / T24