Çocukluğun işçileştirilmesi, muhtaç, borçlu, isyan etmeyecek işçi havuzunu birleştiriyor - Aslı Odman ile söyleşi

Türkiye’de çocuk işçiliği, ekonomik kriz, güvencesizlik ve eğitim sistemindeki dönüşümlerle birlikte hızla görünür hale geliyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Verilerine göre 2024–2025 eğitim öğretim yılında en az 81 çocuk işçi hayatını kaybetti. Bu rakam, bir önceki eğitim öğretim yılına göre en az yüzde 10 artış anlamına geliyor.

Aslı Odman, çocuk işçiliğinin sistematik bir dönüşümün parçası olduğunu vurguluyor: “Türkiye’de mutlak ve göreceli olarak iş cinayetleri artıyor ve iş cinayetlerinin nedenleri daha da ilkel ve daha da mükerrer hale geliyorlar. Bu uzun bir trend içerisinde yerleşiyor. Çocuk işçilik ile ilgili, bizim işimiz rakamlara ve ölüme bakarak yaşam ve çalışma hayatı ile ilgili ana hatları unutturulmaya, gözlerden uzak tutulmaya çalışan şeyleri göstermek.”

Odman, çocuk işçiliğinin yalnızca ekonomik bir sorun olmadığını, aynı zamanda işçileşme ve proleterleşme politikalarının bir parçası olduğunu ifade ediyor: “Bu geniş sistematik bağlamda çocukluğun proleterleşmesi, işçileştirilmesi, muhtaç, borçlu, isyan etmeyecek işçi havuzunu birleştiriyor. Yani parası olarak ucuz emek aynı zamanda da daha terbiyelendirilmiş emek politikasının bir parçası olarak emeğin çocuksulaştırılması var.”

Ölüm rakamları ve sektörel dağılım
Odman, verileri sunarken çocuk işçiliğinin yapısal sorunlarını şöyle aktarıyor: “Geçen sene, 2024’te 5–18 yaş arası 75 işçi çocuğun çalışırken ölümünü belgelemişken bu sene bugüne kadar 17 Kasım’a kadar 79 çocuk ölümünü belgelemek zorunda kalmışız. 19 Eylül’de okulların açıldığı hafta içerisinde ay içerisinde mesleki eğitime değil, çocuk işçiliğe karşıyız diye bir raporumuz vardı, okulların açıldığı gün 72 çocuğun ölümüydü yani çok hızlı bir şekilde 2 ayda bu 79’a çıkmış.”

Sektörel dağılıma bakıldığında, çocuk işçiliğinin ana omurgası kırsaldan kentlere kaymış durumda. Odman şu şekilde ifade ediyor: “Son bir yılda tarım sektöründe 20 çocuk, sanayi sektöründe 19 çocuk, inşaat sektöründe 17 çocuk ve hizmet sektöründe 16 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Oransal olarak baktığımızda tüm çocuk işçi ölümlerinin yüzde 28’i tarımda meydana geldi. Haziran ayında açıkladığımız son 12 yılı kapsayan çocuk iş cinayetleri raporunda ise bu oran ortalama olarak yüzde 53’tü. Yani ilk raporlarımızı çıkardığımız dönemde yüzde 65 civarında olan tarımdaki çocuk işçi ölüm oranı bugün yine ilk sırada olmasına rağmen yüzde 28’e gerilemiş durumda.”

Odman, bu değişimi eğitim ve ekonomik politikalarla açıklıyor: “Bu artışın altında yatan nedenlerden biri eğitim sistemiyle oynanmasıdır. Eğitim sistemi önce 4+4+4 oldu. Bu sistemin kesmesi ile çocukların örgün eğitimden koparılması, MESEM’lere yönlendirilmesi ve dört gün iş, bir gün okul uygulaması ile sanayi ve inşaat sektörlerine çekilmesi hız kazandı. Bu süreç devlet tarafından resmi olarak destekleniyor ve patronlar için ucuz işgücü sağlıyor.”

MESEM: Çocuk bir gün okulda, dört gün işyerinde…
Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) Odman’a göre çocuk işçiliğinin kitleselleşmesini sağlayan temel mekanizmalardan biri. “MESEM kapsamındaki öğrencilerin 505 binini 18 yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor. Yani çocuk işçilik ‘bir gün okulda, dört gün işyerinde eğitim alma’ uygulamasıyla meşrulaştırılıyor. Diğer yandan MESEM’ler sermayenin ucuz emek rezervlerini doldurmanın dışında doğrudan patronlara finansman desteğinin de bir aracıdır. MESEM’li işçilere verilen cüzi ücretler kamu kaynaklarından karşılanıyor.”

Odman, çocuk işçiliğinin bu yapısal dönüşümünü açıkça ifade ediyor: “Bu sistem eğitim değil; çocuk işçi üretme mekanizmasıdır. Bu yıl sadece MESEM’de çalışan çocuklardan 11 ölüm belgeledik. Karabük Demir Çelik gibi tamamen formel işyerlerinde forklift altında kalma, elektrik çarpması gibi vakalar yaşanıyor.”

MESEM’in yaygınlaştırılması ve ortaokulu bitiren öğrencilerin örgün eğitimden koparılmasıyla birlikte çocuklar, haftanın dört günü bedava işgücü olarak sanayiye sunuluyor. Odman bu durumu “MESEM aracılığıyla ortaokulu bitiren öğrencileri örgün eğitimden kopararak haftanın resmi olarak dört günü bedava işgücü olarak patronların sömürüsüne sunan MEB, 2024 yılı yaz döneminde 18 şehirde ‘beceri geliştirme programı’ adı altında 7. ve 8. sınıftan itibaren tüm öğrencilerin katılabileceği zanaat atölyeleri açmıştı” sözleriyle aktarıyor.

Uysal emek…
Çocuk işçiliğinin önlenebilirlik boyutu da Odman’ın dikkat çektiği bir konu: “Kısa vadede göstermek, bütün bu muhtaç bırakma ve çocuk işçiliğinin yalnızca ucuz emek değil, aynı zamanda genel olarak emekçilerin disiplinizasyonu ile ilgili çok önemli bir manivale Türkiye’deki şirket devleti için, yani iş cinayetleri sermaye birikimi için muhtaç, disipline edilmiş, uysal bir emek yaratmak için bir vesile.”

Odman, devletin çocuk işçiliğinde denetleyici bir rol oynamadığını belirtiyor: “Devleti bir denetim mekanizması olarak görmek doğru değil. Burada şirket-devlet yapısı var. Çocuk emeğini ucuz emek politikalarının parçası haline getiren bizzat devletin kendisidir.”

“Çocuk işçiliği yoksullukla, borçlandırmayla, güvencesizlikle iç içe”
Çocuk işçiliği yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olarak ele alınmalı. Odman bu bağlamı şöyle özetliyor: “Çocuk işçiliği yoksullukla, borçlandırmayla, güvencesizlikle iç içe. Mülteci çocuklar ikinci, kız çocuklar üçüncü bir eşitsizlik ekseni oluşturuyor. Genel iş cinayetlerinde kadınların oranı yüzde 6 iken kız mülteci çocuk işçilerde bu oran yüzde 12’ye çıkıyor.”

Bu tablo, çocuk işçiliğinin çok katmanlı şiddet sarmalıyla bağlantılı olduğunu gösteriyor: “Eğitimden koparma, ekonomik şiddet, çeteleşme, uyuşturucu, geleceksizleştirme… Bunlar çocukları disipline eden, emek rejimine ekleyen araçlardır. Bu şiddetin istisna değil, sistemin kendisi olduğunu vurgulamak gerekiyor.”

“Türkiye’de toplam 3–4 milyon çocuk işçi var”
TÜİK’in verileri çocuk işçiliğinin gerçek boyutunu yansıtmıyor. Odman’ın aktardığı rakamlar çarpıcı: “TÜİK yalnızca 15–17 yaş arası 970 bin çocuk işçiden söz ediyor. Buna MESEM’deki 505 bin çocuk dahil değil. Mevsimlik tarım işçileri dahil değil. Sokakta çalışanlar dahil değil. 15 yaş altı tamamen görünmez kılınıyor. Türkiye’de toplam 3–4 milyon çocuk işçi var.”

Ayrıca, 5–17 yaş arasında en az 900 bin çocuk kayıt dışı veya mevsimlik işlerde çalışıyor, 1,5 milyon çocuk ise okula gitmiyor. Odman, “Bu sayı son üç yılda yüzde 30 arttı” diyerek tabloyu somutlaştırıyor.

Odman, çözümün çok katmanlı ve uzun soluklu olduğunu belirtiyor: “Kısa vadede bu katliamın ifşası gerekiyor. Orta vadede çocuk işçiliği, mültecilik, toplumsal cinsiyet ve işçi haklarını birleştiren yatay örgütlenmeler kurulmalı. Uzun vadede ise sistemik olanı hedeflemek zorundayız. Çocuk işçiliğine, geleceksizleştirmeye ve paralı eğitime ancak örgütlenerek direnebiliriz.”

Bu tablo nasıl değişir?
Ayrıca somut taleplerini de şöyle aktarıyor:

“Çocuk işçilik yasaklanmalı, mesleki öğrenim çocuk gelişimine uygun bir biçimde planlanmalı ve kamusal kurallar çerçevesi içinde olmalıdır. MESEM’ler bir eğitim-öğrenim işlevi görmemektedir. MESEM’li çocuklar işi bedava ve ağır koşullarda çalıştırılarak öğrenmektedir. Bu anlamda MESEM’ler kapatılmalıdır.”

“Eğitim her kademede tamamen parasız olmalı, 4+4+4 eğitim sisteminden vazgeçilmeli ve müfredat aklın ve bilimin ışığında yenilenmelidir. Okullarda bir öğün yemek verilmeli ve yoksul çocukların ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmalıdır. Ulaşım sorunlarına çözüm oluşturulmalıdır.”

“Yaşam alanlarımız uyuşturucu ve çeteleşmeden temizlenmeli, çocukların gelişimine uygun hale getirilmelidir.”

“Çocuk işçiliğe, geleceksizleştirmeye, paralı eğitime karşı işçi sınıfı mücadelesinin bir parçası olduğu bilinciyle güçlü bir gençlik hareketi oluşturulmalı ve bu süreçten etkilenen her yaş grubu örgütlenmelidir.”

Odman sözlerini şöyle tamamlıyor: “Bizler; çocuk işçiliğinin yasaklanması, mesleki öğrenimin çocuk gelişimine uygun bir biçimde planlanması ve kamusal kurallar çerçevesi içinde olması gerektiğini biliyoruz. Örgütlenmek, mücadele etmek ve direnmek gerekiyor…”

Veriler özetle:

• 2024–2025 eğitim öğretim yılında en az 81 çocuk işçi hayatını kaybetti

• Tarım: 20, Sanayi: 19, İnşaat: 17, Hizmet: 16 çocuk işçi ölümü

• 5–17 yaş arası kayıtlı çocuk işçi: 869 bin

• MESEM programlarında: 505 bin çocuk

• Kayıt dışı ve mevsimlik çalışan çocuklar: 2 milyon

• Okula gitmeyen çocuklar: 1,584 milyon

Yusuf Çelik / Muzır.Org