ÇSGB tarafından düzenlenen iş sağlığı güvenliği haftasının 36.sı 10-12 Mayıs tarihleri arasında TİSK ile birlikte gerçekleştirilecek...
- Yeni Soma, Hendek iş cinayetleri yaşanmasın diye koşturanlara ve Can ATALAY’a selam olsun -
Ülkemizde, her yıl en az 2.000 emekçiyi iş kazalarında kaybediyoruz, binlerce emekçi sakat kalıyor, en az 10.000 emekçiyi meslek hastalıkları nedeni ile kaybettiğimiz gerçeği kayıtlara yansımıyor bile. Bu gerçeklik karşısında Dünya’da ve Ülkemizde İşçi Sağlığı ve Güvenliğine yönelik çeşitli etkinlikler gerçekleştiriliyor. ILO, 2001 yılında 28 Nisan gününü “ Dünya Çalışma Güvenliği ve Sağlığı Günü” olarak ilan etti ve her yıl ILO tarafından belirlenen bir tema çerçevesinde dünya çapında çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) 1992 yılında 263 madenciyi aramızdan alan Zonguldak Kozlu grizu patlamasının yıldönümü olan 3 Mart tarihini “İş Cinayetleri İle Mücadele Günü” olarak ilan etti 3 Mart tarihinde yurt çapında etkinlikler düzenleniyor. 1987 yılından beri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından İş Sağlığı Güvenliği Haftası olarak ilan edilen 4-10 Mayıs tarihleri arasında çeşitli etkinlikler düzenlenmekte. ÇSGB tarafından her yıl değişik bir ilde gerçekleştirilen etkinlik yanında, illerde de Valilikler, Üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları tarafından etkinlikler gerçekleştirilmekte. ÇSGB 2001 yılından itibaren bu etkinlikleri her iki yılda bir uluslararası düzeyde İSG Kongreleri, tekli yıllarda ise ulusal düzeyde hafta etkinlikleri şeklinde gerçekleştirilmektedir. Ancak, 2 yıldır uluslar arası kongre düzenlenmemekte, ulusal düzeyde etkinlikler düzenlenmektedir.
Geçen yıl olduğu gibi bu yılda, hafta etkinlikleri TİSK ve İş Sağlığı Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenmekte. İş Sağlığı Genel Müdürlüğü web sitesinde yer alan duyuruya göre “ Sosyo- Ekonomik Boyutuyla İş Sağlığı ve Güvenliği” ana teması ile 10 Mayıs’ta Ankara’da ATO CONGRESİUM Kongre Merkezinde gerçekleştirilecek açılıştan sonra 11 ve 12 Mayıs tarihlerinde çevrimiçi söyleşiler yapılacak.
ÇSGB tarafından işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin yürütülen tek faaliyet İSG Haftası ya da kongre düzenlenmesi de değildir, mevzuat hazırlanması, işyerlerinin denetlenmesi başta olmak üzere Devlet, çalışma yaşamında aktif olarak yer almaktadır.
Ekteki tabloda AKP iktidarında işçi sağlığı ve güvenliğinin durumunu görebiliriz, iş kazası sayısı da, iş kazası sıklık hızı da azalmak bir yana sürekli artmaktadır. İş kazalarının ve ölümlerin meydana geldiği işyerlerinin tamamı TİSK üyesi değildir. Ancak TİSK işverenleri temsil eden bir örgüttür, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında işverenlere yönelik söyleyeceğimiz sözler TİSK’ i de muhatap alan sözlerdir. TİSK, ulusal düzeyde sosyal taraf olarak üçlü temsil esasının geçerli olduğu tüm platformlarda, işveren kesimlerini temsil eder. Ekonomik ve Sosyal Konsey, Üçlü Danışma Kurulu, Çalışma Meclisi, Türkiye İş Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumu, TBMM’nin ilgili komisyonlarında yer alır. Uluslararası düzeyde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Uluslararası İşverenler Teşkilatı (IOE), Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu (BUSINESSEUROPE), G20/B20 süreci, OECD nezdinde Ticaret ve Sanayi Komitesi (BIAC), Türkiye- AB Karma İstişare Komitesi (KİK), Akdeniz Özel Sektör Konfederasyonları Birliği (BUSINESSMED) nezdinde Türkiye ‘deki işverenleri temsil eder. Dolayısı ile işveren yükümlülüklerine, işveren tavrına ilişkin söylenecek her söz TİSK’ i de muhatap alır. Ülkemizde iş cinayetlerinden ölüm sayılarına baktığımızda, bu tablonun asıl sorumlusunun işverenler olduğu gerçeğini görmenin yanında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının da en azından bu tablonun ortağı değilse bile seyircisi olduğunu söylemek zorundayız.
İşverenler ve işveren örgütleri de elbette ki, işçi sağlığı ve güvenliğinin ana aktörlerindendir, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin düzenleyeceği etkinliklerde taraf olarak alınması da doğaldır. Ancak, özellikle son 2 yıldır işçi sağlığı ve güvenliğine yönelik etkinliklerin yalnızca TİSK ile birlikte düzenlenmesi bakanlığın işçi sağlığı güvenliğine yaklaşımını ortaya koyan önemli bir göstergedir. İş kazaları, meslek hastalıklarında, ölenler, sakat kalanlar işçiler ise işçilerin, sendikaların, meslek örgütlerinin içerisinde yer almadığı işçi sağlığı güvenliğine yönelik tüm etkinlikler, adımlar, sözler, sınıfsal yaklaşımı açıkça göstercektir.
İşçi sağlığı ve güvenliği alanında özel günler haftalar olabilir, bunları ve söyleşi, panel, kongre, sempozyum gibi etkinlikleri küçümsemiyor, gereksiz bulmuyorum, Paneller, kongreler, sempozyumlar ölümleri önlemeye yetmemektedir. İş Kazaları, meslek hastalıkları, ölümlerin nedeni işyerlerinde alınmayan önlemlerdir. Sadece söz söylemek yetmiyor, ölümleri önlemek gerekiyor. Bu görev işverenlerin yanında, Devletindir dolayısı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınındır. Yıllardır söylenen sözler, yapılan etkinlikler, kongreler, anma günleri, haftaları ölümleri azaltmadı. 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu ile oluşturulan sistem için sendikalar, meslek odaları kanun kabul edilmeden önce de, sonrasında da bu sistemin yürümeyeceğini söylediler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı duymazdan geldi, bu sistemde ısrar etmek, giden her canın sorumluluğunu paylaşmak demektir. Sendikalar, meslek örgütlerinide kapsayan taraflarla birlikte İSİG sistemi gözden geçirilmeli, işyerlerinin denetimi, yaptırımlar, kaza sonrası işverenlerin mutlak sorumluluğu konusunda somut adımlar atılmalıdır. Ayrıca sendikalar, meslek örgütlerinin yıllardır dile getirdiği, idari ve mali yönden bağımsız İşçi Sağlığı İş Güvenliği Enstitüsü bir gün bile gecikmeden oluşturulmalıdır. İşçiler de, iş için, ekmek için ölümün, kabullenilecek, boyun eğilecek doğal bir sonuç olmadığı bilinci ile örgütlenmek, işçi sağlığı güvenliğini başat talep olarak dile getirmeli, mücadeleye katılmalıdır.
* Makina Mühendisi