MESEM Dosyası 1: Milli Eğitim eliyle yoksul çocukları ucuz işgücüne mi dönüştürüldü? (Hazırlayan: Filiz Gazi)

Eğitim-İş Genel Başkanı Özbay, “Kağıt üzerinde mesleki eğitim gibi gösteriliyor ama gerçekte yoksul çocuklarını ucuz iş gücüne dönüştüren bir proje,” diye anlatıyor. Eğitim uzmanı Taştan ise “10 yaşındaki çocuğa meslek seçtiriyorlar” ifadesini kullanıyor. İSİG Koordinatörü Çakır ise “Çocuklar diğer işçiler nasıl çalışıyorsa o şekilde çalışıyorlar. Yani bu çocuklar işçi olarak çalışıyor,” diye konuşuyor.

Son yıllarda hızla yaygınlaştırılan Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM), görünürde “gençleri meslek sahibi yapma” amacıyla tanıtılsa da, gerçekte çocuk emeğinin sistematik biçimde sömürülmesinin yeni aracı haline geldi.

Milli Eğitim Bakanlığı’na göre MESEM, meslek edinmeyi kolaylaştıran ve istihdamı desteklemeyi amaçlayan bir model olarak tanımlanıyor.

Eski adıyla Çıraklık Eğitim Merkezi olan MESEM, 2016’da yapılan yasa değişikliğiyle örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınarak Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlandı.

25 Aralık 2021’de 3308 sayılı Kanun’daki değişiklikle MESEM sisteminin eğitimdeki yeri genişletildi. Bakanlık, düzenlemeyle “işletmelerin çırak ihtiyacının karşılanması ve çırak öğrencilerin ahilik kültüründen gelen usta çırak ilişkisiyle mesleklerini işbaşında öğrenmelerinin amaçlandığını” açıkladı.

Sistemin temel özellikleri:

-Ortaokul mezunu herkes yaş sınırlaması olmaksızın MESEM’e kayıt yaptırabiliyor.

-9, 10, 11 ve 12. sınıf öğrencileri sistemin ilk önceliği.

-İş kazası ve meslek hastalıklarına karşı sigorta primleri devlet tarafından karşılanıyor.

-9, 10, ve 11. sınıflarda asgari ücretin en az %30’u, 12. Sınıfta, kalfa statüsünde olanlara %50’si kadar devlet destekli ücret ödeniyor.

Bu düzenlemeyle MESEM uygulaması 2022 itibarıyla fiilen yaygın şekilde yürürlüğe girmiş oldu.

Dönemin Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Yasal düzenleme öncesinde Türkiye’deki çırak ve kalfa sayısı 159 bindi. Şu anda mesleki eğitim merkezlerinde kayıtlı 1 milyon 33 bin öğrencimiz bulunuyor” diyerek uygulamayı övdü.

MESEM UYGULAMASI NASIL İŞLİYOR?

Uygulamaya gereği öğrenciler haftanın dört günü işyerinde “stajyer” olarak çalışıyor, yalnızca bir gün okulda teorik eğitim alabiliyor ve sonunda iş kurma imkanının sunulduğu vaat ediliyor.

MESEM kapsamında metal teknolojisi, inşaat, moda tasarımı, motorlu araçlar teknolojisi, mobilya ve iç mekân tasarımı gibi 39 ayrı alanda eğitim veriliyor.

İlk üç yıl çıraklık, son yıl kalfalık dönemi olarak geçiyor. 11. sınıfı bitiren öğrenciler kalfalık, 12. sınıfı bitirenlere ustalık belgesi veriliyor.

Eğitim sendikaları ve uzmanlara göre MESEM, meslek kazandırma projesi olmaktan çok çocuk işçiliğini devlet eliyle meşrulaştıran bir sistem.

Eğitim-Sen’in (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) 2024 raporuna göre, 2009’da 380 bin olan çırak/ stajyer sayısı MESEM etkisiyle 2 milyona çıktı; sigortalı isçiler içinde payı yüzde 4’ten yüzde 10’a yükseldi. (1)

Bu tablo, erken yaşta üretim bandına dahil edilen çocukların “zorunlu eğitim dışına itilmesi”, MESEM aracılığıyla en çok da sanayiye yönlendirilmesi olarak değerlendiriliyor.

Asgari ücretin üçte biri kadar maaş alan çocukların ücretinin üçte ikisi, işsizlik sigortası fonundan —yani işsizler için ayrılmış kamu kaynaklarından— karşılanıyor. İşverenler ucuz iş gücü elde ederken, devlet desteğiyle bu düzen finanse edilerek sürdürülebilir hale getiriliyor.

Eğitim uzmanları, bu sistemle çocukların okulla ilişkisinin kesildiği ve 12 yıl zorunlu eğitim süresinin fiilen 8 yıla indiği görüşündeler.

DENETLEME ÖĞRETMENLERE YÜKLENDİ

Önceki yıllarda mesleki ve teknik eğitim kapsamındaki işletmelerde iş güvenliği denetimleri İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları (İSG) tarafından yapılırken, MESEM’de bu görev öğretmenlere devredildi.

Buna göre, öğrenciden sorumlu koordinatör öğretmen, İSG uzmanı gibi işletmelerin eksikliklerini belirliyor ve denetime giderek öğrencilerin çalıştığı koşulları inceliyor.

Koordinatör öğretmenler, işletmeleri denetleyip “İş Sağlığı ve Güvenliği şartlarının sağlandığına” dair formlara imza atıyor.

Gaziosmapaşa Yüksel Kaya Mesleki Eğitim Merkezi’nden konuştuğumuz bir öğretmen, “Devletin daha aktif olması gerekir. İşvereni uyardığımızda ‘çocuğu işten çıkarırım’ tehdidiyle karşılaşıyoruz. Bu da bizi zor durumda bırakıyor. Sonrasında iş bulamamasından endişe duyuyoruz. Bu şekil arada kalıyoruz. Mesela işveren, öğrenciyi uygunsuz saatte çağırıyor. Öğrencilerimizi çalışma saatleri konusunda sürekli uyarıyoruz” diyerek yaşanan sıkıntıları anlattı.

Denetimle ilgili detayları dosya haberin üçüncü bölümünde bizzat MESEM öğrencilerinin anlatımlarından okuyacaksınız.

SANAYİ ŞEHİRLERİNDE ÇOCUK İŞÇİ ÖLÜMLERİ

MEB, “Hafta bir gün okul, maaş, sigorta ve iş garantisi!” sloganlarıyla MESEM’i tanıtıyor.

MEB verilerine göre, 2022’de en fazla MESEM öğrencisi İstanbul’da (30 bin 510), ardından Gaziantep (17 bin 413), Adana (17 bin 339), Mersin (16 bin 317) ve Hatay (16 bin 154) geliyor.

2023’te dönemin Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 81 ilin tüm organize sanayi bölgelerinde (OSB) MESEM açıldığını açıkladı: 1 milyon 405 bin 663 öğrenciden 295 bin 189’u 18 yaş ve altındaydı.

İSİG verilerine göre 2013-2023 arasında Türkiye’nin 77 şehrinde 49 çocuk Şanlıurfa’da, 40’ı Gaziantep’te, 33’er çocuk Adana ve İstanbul’da iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. En fazla ölüm, mevsimlik çocuk işçiliğinin yoğun olduğu Şanlıurfa’da yaşandı.

UZMANLAR NE DİYOR?

TÜİK’e göre 2024’de çalışan çocuk sayısı 869 bine çıktı. Aynı yıl İSİG, 71 çocuğun çalışırken, bunlardan 12’sinin MESEM öğrencisi olarak yaşamını yitirdiğini raporladı.

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Kağıt üzerinde mesleki eğitim gibi gösteriliyor ama gerçekte yoksul çocuklarını ucuz iş gücüne dönüştüren bir proje,” diyor.

“Stajyer desen stajyer değil, öğrenci desen öğrenci değil. 14- 15 yaşındaki çocuklar işçi statüsünde, güvencesiz koşullarda çalışıyor. Eğitim adı altında sömürü var.”

Özbay’a göre, ilkokul ve ortaokul birleştirici eğitim olmalı:

“Bu yaşlarda öncelikle yurttaş yetiştirilir. Uzmanlaşma lise düzeyinde olur. Uzmanlaşma süreci 17 yaşından sonraya bırakılmalı. Bunun dünyada örnekleri var. ‘Meslek edinsinler, belli yaşlardan sonra zor oluyor’ gibi gerekçeler sunuluyor ama bunu söylediğiniz kesim kim? 15 yaşındaki çocuk.”

“DEVLET, EĞİTİM BÜTÇESİNİ ÜZERİNDEN ATMAK İSTİYOR”

Özbay, pedagojik sorunlar dışında MESEM sistemiyle kamu kaynaklarının sermayeye aktarıldığı, çocuklara ilişkin hem tarikat hem piyasa taleplerine yanıt olan bir düzenin oluşturulmaya çalışıldığına vurgu yapıyor:

“9, 10, 11. sınıflar için asgari ücretin %30’u, 12. sınıf için %50’si devlet tarafından ödeniyor. Bu, yılda yaklaşık 100 milyar liranın sermayeye aktarılması demek. Hem çocuk işçiliği meşrulaştırıyor hem de patronlar destekleniyor. Mili Eğitim Bakanlığı, çocuk işçi bulma kurumuna dönüştü. Çocuklara ilişkin hem tarikat hem piyasa talepleri var. Çocukları piyasanın talepleri doğrultusunda iş gücü; tarikatların talepleri doğrultusunda mürit gören bir zihniyet.”

Hükümetin, eğitimi kamusal hizmet olmaktan çıkarma politikasını da eleştiriyor:

“Eğitimi yük olarak görüyorlar. 20 milyona yakın öğrenciden ve 2 trilyona yakın bir MEB bütçesinden bahsediyoruz. Evet, yetersiz ama bunu da üzerinden atmak istiyor. Kamusal hizmetlerdeki sorumluluğunu tıpkı fabrikaları sattığı gibi, şimdi de devletin en temel sorumluluğu olan eğitimi piyasa dinamiklerine bırakmak istiyor.”

MESEM SİSTEMİ İLE İLGİLİ VURGUN İDDİALARI

Özbay, “18 yaş üzeri çalışanlarını MESEM’e kaydettirip, devlet desteği alan şirketler var. A101, Köfteci Yusuf, LCW gibi işletme ve markalara işsizlik fonundan milyonlar aktarıldı” diyor.

Eğitim uzmanı Ali Taştan, yolsuzluk iddiaları sonrasında birtakım yasal değişikliklere gidildiğini şöyle anlatıyor:

“MESEM’lerde yaş sınırı yok. Buralardan hem lise diploması veriliyor hem de 27 haftalık ustalık- kalfalık belgeleri veriliyor. 27 haftalık kurslara personel gönderip, maaşlarını devlete ödettiler. Bunun içerisinde marketler, özel okullar, özel özel eğitim merkezleri, AKP’li önde gelen şirketler var. 2021-2023 arasında aynı kişi defalarca bu haktan yararlandı. 27 Temmuz 2023’te sınırlama getirildi ama zaten milyarlarca lira buralara aktarılmıştı.”

BAKANLIKTAN GELEN YANIT: SORUŞTURMA DEVAM EDİYOR

CHP İzmir milletvekili Tuncay Özkan, Şubat 2024’te verdiği önergede özel okulların öğretmenlerini MESEM öğrencisi gibi gösterip maaşlarını devlete ödettiği iddialarını sordu. Buna göre MESEM’ler üzerinden aylık ödenen para 7,5 milyar, yıllık olarak ise 90 milyarı bulmuştu.

Bakan Yusuf Tekin, Mart 2024’te “Bakanlık Müfettişlerince inceleme- soruşturma çalışmaları yürütülmekte olup, halen devam etmektedir” yanıtını verdi.

Ancak bugüne dek hiçbir marka, okul, işletmeye soruşturma açılmadı.

TAŞTAN: ARA ELEMAN DENİYOR AMA ANA ELEMANLAR

Eğitim uzmanı Ali Taştan, “10 yaşındaki çocuğa meslek seçtiriyorlar. ‘Ara eleman’ deniyor ama bu çocuklar aslında geleceğin ana elemanları,” diyor.

“Meseleyi sanayi olarak düşünmeyin. Bilişim firmasında da meslek edinebiliyor. Mühendis elinde tornavida tutamıyor ama bir teknisyen çok daha iyi işler yapabiliyor. Çocukları sanayiye gönder, denetim yapma, bir gün de formaliteden okula gitsin… Taciz, tehlike, kazalar, ölümler… 15 yaşından sonra çocukların yetenekleri doğrultusunda önünün açılması gerekiyor.”

ÖZBAY: ARA ELEMAN ÜLKESİ YAPILMAK İSTENİYORUZ

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ise MESEM’lerdeki ısrarın küresel ucuz iş gücü stratejisinin parçası olduğunu belirtiyor:

“Çin, Mısır gibi Türkiye’de de fabrikalar kurup, iş gücü ucuz olsun çabasındalar. Daha ucuza çalışan işçi ile Amerika, Almanya’daki maliyetlerini buradan kurtarsın. Türkiye’de ucuz genç işgücü yaratılmak isteniyor.”

SOSYOLOJİK TEMELLER: “YOKSULLUK MESEM’E İTİYOR”

Eğitimci Özgür Bozdoğan, “Meslek edinen gençlerin yaşam niteliklerinin, diğer mesleklerden bu kadar farkı oluşmaması gerekiyor” diyerek konuya yaklaşıyor:

“Elbette ülkeye mesleki eğitim aracılığıyla ara eleman yetiştirilecek ama MESEM’lerin sadece yoksul çocuklarının zorunlu olarak gitmek durumunda kaldığı okullar olmaktan çıkarılması gerekiyor.”

İSİG Koordinatörü Murat Çakır ise “Eğitimin değersizleştirildiği bir dönemde MESEM, ‘hiç değilse bir iş olsun’ diyen ailelere kolay bir çıkış gibi sunuluyor,” diyor.

“Her şehre üniversite açıldı, üniversiteler bilimsel içeriğinden kopartıldı. Artık kağıt üstünde diplomalar alınıyor. Eğitimi, gereksiz, külfetli bir iş haline getirdiler. İnsanlar, iş hayatına atılalım, para kazanalım noktasına geldiler. MESEM bu düşüncedeki insanlara vaat veriyor. Mahallelerde uyuşturucu çeteleri, şiddet ve benzeri durumlar oluşmaya başladı ki aileler de ‘çocuklarımız bir işe girsin, bunlardan uzak dursun’ diye düşünüyor. Eğitim Fakültesini bitirip, 30 yaşında intihar eden çocukları duyuyorlar. Diğer taraftan MasterChef’i izleyip, 25 yaşında aşçılıktan iki dükkân sahibi olan çocuğu izliyorlar.”

ÇAKIR: ÖLEN ÇOCUKLAR ÖĞRENCİ DEĞİL İŞÇİ

Mesleki eğitimin kademe kademe olması gerektiği, işin başında ustanın olduğu, daha formel bir öğrenmeyi içerdiğini vurgulayan Çakır şöyle konuşuyor:

“İnşaatta çalışacak elemana ihtiyaç var, 10 tane çocuk oraya yollanıyor. Bir tekstil firması diyor ki, bize 30 tane çalışacak insan lazım, biz yetiştiririz diyorlar, 30 tane çocuk işçi oraya yollanıyor. Bu çocuklar orada formel olmayan koşullarda, diğer işçiler nasıl çalışıyorsa o şekilde çalışıyorlar. Yani bu çocuklar işçi olarak çalışıyor,” diye konuşuyor.

ÇAKIR: YASA DELİNİYOR, ÇOCUKLAR ÖLÜYOR

Kanunen 15 yaşından küçük olanların çalıştırılmaları yasak olsa da MESEM’lerde 14 yaşındaki çocuklar çalıştırılıyor. Keza İLO kurallarına göre çocukların günde 6 saatten fazla ya da akşam saatlerinde çalıştırılmaması gerekiyor.

Çakır, geçtiğimiz günlerde (14 Ekim) İzmir Çeşme Alaçatı’da, bir evin yıkımı sırasında duvar blokunun çarpması sonucu hayatını kaybeden 17 yaşındaki çocuk işçi Samed Can Erdoğan’ı ve 15 Ocak 2024’te, Büyükçekmece’de metal sektöründe çalıştığı fabrikada kafasının sac büküm makinesine sıkışmasıyla hayatını kaybeden 14 yaşındaki Arda Tonbul’u hatırlatıyor:

“Arda Tonbul, Büyükçekmece’de makineye kapıldı. Biz görüntüleri izledik, 20 dakika makinede kaldı. Yasa ne diyor? 18 yaşın altında ağır tehlikeli işlerde çalışmak yasak. 15 yaşında çalışmak yasak. Var olan yasalara göre 18 yaşın altında metal fabrikasında çalışamaz ama çalışıyor. 15 yaşın altında katiyen çalışamaz diyorsun, e çalışıyor. Yasa deliniyor, çocuklar ölüyor.”

ÇAKIR: EN BİLİNEN İŞLETMEDE DAHİ ÇOCUK ÖLDÜ

Eylül ayında, 17 yaşındaki MESEM öğrencisi Yağız Yıldız, Türkiye’nin en büyük metal üreticilerinden olan Kardemir’de hurda sarma makinesinin üzerine devrilmesi sonucu hayatını kaybetti.

Çakır, Yıldız’ın ölümünün sorunun büyüklüğünü ortaya koyduğuna dikkat çekiyor:

“Kardemir, Türkiye çapında bilinen çok büyük bir işletme. Beğensek de beğenmesek de buralar sendikalıdır, asgari formel işleyişler vardır. Ama bu işletmede dahi bir çocuk öldü.

Biz ölümleri paylaşıyoruz. Fiziksel, psikolojik travmalar bilemiyoruz. Oralar karanlık kuyu. Mesela gelişim bozuklukları. 15 yaşındaki bir çocuğa örneğin 20 kiloluk bir yük kaldırttırırsanız, bunu günde 20 defa yaparsanız 400 kilo kaldırmış olur. Oradaki vücuda etkilerini de bilmiyoruz.”

Çakır, MESEM sistemi için “Bundan 15 sene evvel yaş grubu olarak emeklilik yaşı yükseltilerek 60-65 yaş grubunu işçi ordusuna dahil ediyorlardı. Şimdi 18 yaş altını dahil ediyorlar” sözlerini kullanıyor.

BOZDAĞAN: EĞİTİM, YOKSULLUĞU KADER OLMAKTAN ÇIKARIRDI

Eğitimci Özgür Bozdoğan, okulun çocuk için koruma kalkanı olduğuna vurgu yaparak “Sadece eğitim değil çocuğun bütüncül bir gelişiminden bahsediyoruz. Okulun çocuğu koruyan en önemli koruma kalkanı olduğunu ifade ediyoruz. Çocuğu bu kurumun dışına çıkarmak çocuğun üstün yararını gözeten bir yaklaşım değil” sözlerini kullanıyor.

Bozdağan, eğitimin en önemli işlevinin yoksulluğu kader olmaktan çıkarmak olduğunu söyleyerek şunları söyledi:

“Her çocuğun eğitim aracılığıyla yaşamında değişiklik yapma hakkı olmalı. Elemeye dayalı, sınıfsal eşitsizlikleri meşru gören bir eğitim sistemi yapılandırıldı. Yoksulun çocuğunun çırak olmak dışında bir seçeneği kalmıyor.

Cumhuriyet’in ilk yıllarından belirli bir döneme kadar, eğitim aracılığıyla yaşamını değiştiren doktor, mühendis, hakim, yazar, sanatçı olan o kadar çok öykü okuduk ki, artık o öykülerin sonuna gelinmiş durumda. Köyden çıkan bir çocuğun, istisnai durumlar hariç, yaşamını değiştirme olanağı elinden alınıyor.”

https://egitimsen.org.tr/wp-content/uploads/2024/03/MESEM.pdf

(HABERİN KISALTILMIŞ HALİYLE YAYINLANDIĞI MECRA T24, YAYINLANDIĞI TARİH 18 KASIM 2025)

Filiz Gazi