Yaz bitiyor yavaştan, okullar yeniden açılacak. Eylül ayının yaklaşmasıyla market reyonlarında kırtasiye malzemeleri beliriyor. Peki yaklaşık 3 aylık yaz tatilinde öğrenciler ne yaptı? Çoğu çocuk çalıştı. Yaz aylarında çalışan çocuk işçi sayısının 2-3 katına çıktığını biliyoruz. Yeni açılacak eğitim sezonu için çocukların, gençlerin okuldan, gelecekten beklentileri neler? Çocukların en büyük hayali artık MESEM’ler. 10 yaşındaki bir çocuk bile aile bütçesi üzerine düşünüp ne zaman para kazanacağım derdinde. Okula verilen bağışlar, kayıt paraları, servis ücretleri, okul hazırlıkları, yemek, kırtasiye, kıyafet gibi harcamalar için okulların açılması yaklaştıkça öğrenci velileri de kara kara düşünüyor. Veliler MESEM’e çocuğu göndermekte kaygılı. Ya başına bir iş kazası gelirse ya çalışacağı işyeri ortamı sağlığını etkilerse diye kaygılanıyorlar. Ama veliler çocuğuna bir gelecek sunmak için, eti de kemiği de sermayenin demek zorunda kalmanın ikileminde.
16 yıllık yaşamın 8 senesi işçilik
7 Ağustos’ta Mersin’in Akdeniz ilçesinde 16 yaşındaki Emir Kılınç, çocuk işçi olarak çalıştığı sanayide hayatını kaybetmişti. Tırın altına girerek işlem yapan Kılınç, o sırada tır sürücüsünün aracı çalıştırıp atölyeden ayrılmasıyla tırın altında kaldı. Emir, henüz sekiz yaşındayken ‘meslek öğrenme’ amacıyla ailesinin de desteği üzerine otomotiv tamircisi akrabalarının yanına çalışmaya başlamış. Emir, 8’inci sınıftan sonra okulu bırakmak zorunda kalıyor. Okula gittiği kısa süre zarfında da okul çıkışlarında, hafta sonları, resmi tatillerde Emir hep çalışmış. Ailesi, hafta sonları da yine yaşıtlarının aksine dinlenmek yerine çalıştığını söylüyor gazetemizin haberinde. Emir hayatı boyunca ne yalnızca çocuk ne de öğrenciydi, 16 yıllık yaşamında 8 sene işçilik yaptı. İşte çocuk işçilerin artık birçoğunun hikayesi, hayalleri Emir’in hayalleri gibi ileride bir meslek sahibi olarak dükkan açıp ailesine bakmak.
Haftalık yevmiye 400-500 TL
Açlık sınırında bile uzak ücretlerin olduğu, yoğun mesai saatlerinin, artan baskıların, yorgunluğun, ihmallerin ve tacizlerin yaşandığı işyerlerinde çocuklar büyümüş de küçülmüş deyiminin güncel bir versiyonunu yaşıyor. Geçtiğimiz günlerde çocuk işçilerin sosyal medya mecralarına yazdıklarına bir göz atalım… Bir kuaför çırağının yazdıkları şöyle: “Ben 10. sınıf bayan kuaförlüğü öğrencisiyim ve devlet okulunda okuyorum. Kendi emeğimle çalışıyorum, gecem gündüzüme karışıyor ve yaz tatillerinde bile gece geç saatlere kadar çalışmak zorunda kalıyorum. Eve gece saat 3’te giriyorum, sadece çalışmak için bu kadar çaba gösteriyorum. Peki devlet nerede? Ödemem neden kesildi, param nerede? Madem bayan kuaförlüğü ücretlerini kestiniz, neden sadece bu sene kayıt olanların ödemeleri kesildi? … Sözde gelecek nesilleriz, sözde devleti ayakta tutacağız ama ben paramı alamıyorum. Bu yüzden okumak bile istemiyorum, çoğu arkadaşım da aynı durumda. Sadece ben değilim. Neden biliyor musunuz? İnsan hak ettiği parayı alamayınca, 400-500 TL gibi düşük miktarlar alınca zoruna gidiyor ve sırf bu yüzden birçok kişi okumak istemiyor.”
‘Okumak istiyorum’
Bir başka çocuğun şikâyetleri ise şöyle: “Ben 2022 yılında LGS’ye girip ortaokuldan mezun oldum. Fakat ailemin maddi durumu olmadığı için beni 3 sene boyunca okula yazdırmadılar. Ben İzmir İl Eğitim Müdürlüğüne ve İTO Vakfı Meslek Lisesine gitmeme rağmen beni okula yazdırmadılar. Bu sene gitmek istiyorum fakat okuldan ilişiğim kesildiği için açıktan veya MESEM'den okumam gerektiğini söylediler. Ama ben açıktan veya MESEM’de okumak istemiyorum. Bana yardımcı olursanız sevinirim. Ben okumak istiyorum çünkü küçüklükten beridir en büyük hayalim polis olmak abi.” İçini döken bu iki çocuk MESEM’lerin, eğitim sisteminin; Türkiye’de çocuklara yönelik sosyal politikaların sonuçlarını, çocuk haklarının ihlalini, pedagojik gereklilikler ilkesinin ihlallerini açığa vuruyor.
Saray yönetimi eliyle büyütülen çocuk işçiliği
Türkiye’de 2025’in ilk 6 ayında en az 30 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Son 12 yılda bu sayı en az 770’e ulaştı. Yaşamını yitirmeyen binlerce çocuk ise iş kazalarında ya sakatlanıyor ya da yaralanıyor. TÜİK verilerine göre, 15-17 yaş arasındaki her dört çocuktan biri çalışıyor. Bu çocuklar sendikal haklardan yoksun, güvencesiz, baskıya açık koşullarda çalıştırılıyor. Zorunlu eğitimin piyasa odaklı düzenlenmesi sadece çocuk işçiliğini değil, çocuk yaşta evlilikleri de artırıyor. 2024 yılının verilerine göre, 9 bin 354 kız çocuğu evlendirildi. Eğitim sisteminin piyasacı, gerici dönüşümüyle birlikte özellikle kız çocuklarının okullaşma oranı düşüyor; birçok kız çocuğu, çocuk işçi olmanın yanı sıra “evlilik” adı altında istismar tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. 2024 yılında bedavaya çalıştırılan öğrenci-işçiler için patronlara 1 milyar 698 milyon TL ödenirken, son 3 yılda MESEM programlarına aktarılan kamu kaynağı 15 milyar liraya yaklaşmış. Öte yandan, 6111 ve 7103 No’lu teşvik şartlarının zorlaşması üzerine patronların yeni kaynağı “ustalık telafi programı” olmuştu. 2023 yılında programa başvuran patron sayısı 1 milyonu geçmişti. Başvuru üzerinden hesaplandığında aylık ödeme yaklaşık 4.2 milyar lirayı buldu. Bir de ustalık telafi programında bir açık bulup hayali öğrenci kayıt ederek yolsuzluk ve usulsüzle milyonlarca lirayı iç eden okul müdürleri ve yöneticileri de cabası… Birkaçı tutuklandı fakat MEB’de üst düzey bir yargılama söz konusu değil.